Merkel’in anıları 30 dilde yayınlandı: Altın varaklı tahttaki müzakerelerini yazdı

Merkel’in anıları 30 dilde yayınlandı: Altın varaklı tahttaki müzakerelerini yazdı

Merkel 16 yıllık anılarını topladığı Özgürlük kitabında göç konusunda Yıldız Sarayı’nda yaptığı görüşmeyi de anlattı. Merkel, oturduğu tahtlardan dolayı ülkesinde eleştirildiğini söyledi. ‘Ben bu koltuklarda otururken ne kadar harika şeyler bunlar diye düşündüm. Görüntüye değil neler elde edeceğime konsantre olmuştum’ diyen eski Şansölye ‘Basın Erdoğan’ın karşısında bir sultanın sarayındaymış gibi boyun eğmişim, göçmesin gelmesin diye önünde yere uzanırmışım’ diye yazdı’ dedi. Eleştirilerin ‘ucuz’ olduğunu belirtti.

Almanya’nın ilk kadın başbakanı Merkel, Suriyeli göçmenler konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 2015 yılında İstanbul’da görüşmüştü.

Merkel’in anılarını kaleme aldığı Özgürlük (Freiheit) isimli kitap 26 Kasım’da 30 dilde piyasaya sürüldü. Yaklaşık 750 sayfalık kitabın tercüme edildiği diller arasında henüz Türkçe bulunmuyor. Merkel, doğumundan siyasi kariyerinin bittiği 2021 yılına kadar olan dönemi kapsayan kitabı özel danışmanı Beate Baumann’la birlikte yazdı. Kitapta kullanılan üslubun Merkel’in günlük hayatındaki üslubuna çok yakın olması nedeniyle kitabı, başkasına yazdırmadığı bizzat kendisinin yazdığı tahmin ediliyor.

Kitapta Merkel’in başta Trump olmak üzere başbakanlık kariyeri boyunca iletişim içinde olduğu dünya liderlerinden de söz ediliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu da kendisinden bahsedilen liderler arasında. Merkel 2015 Ekim’inde AB ile Türkiye arasında ortak bir kaçak göçmen politikası oluşturmak için Türkiye’ye yaptığı ziyaretten uzunca bahsediyor. Bu ziyarette taht benzeri bir koltuğa oturması ve bu konunun Alman medyasında eleştirilmesine değiniyor: “Ben bu koltuklarda otururken ne kadar harika şeyler bunlar, diye düşündüm. Dış görüntüye değil neler elde edeceğime konsantre olmuştum. Ancak daha sonra kışkırtma (medyada) oldu. Güya Erdoğan’ın karşısında bir sultanın sarayındaymış gibi boyun eğmişim, ülkeye daha fazla göç gelmesin diye gerekirse onun önünde yere uzanırmışım. Ziyaret Türkiye’deki seçimlerden iki hafta önce olduğu için de AK Parti’ye destek sağlamış olduğum iddia edildi.”

Bu ziyarette Alman medyasında kendisi hakkında yapılan eleştirilere kızgınlığını ifade eden Merkel, “Bu eleştiriler sahtekârcaydı ve dürüst değildi” ifadelerini kullanıyor. Merkel, bir yandan kendisinden Balkanlar üzerinde kaçak göçmenlerin Almanya’ya gelmesinin bir an önce engellenmesi beklenirken, öte yandan bunu “Ankara’daki otokratla” yapılmaması, en azından seçim arifesinde yapılmamasının istendiği belirtirken bu yaklaşımı “ucuz” bulduğunu dile getiriyor.

Kacak göçmen sorununun o yıllarda ertelenmeye müsait olmadığını belirten Merkel, “Bunun dışındaki her şey bir illüzyon olurdu. İllüzyonlara kendimi kaptırmam” ifadesini kullanıyor. Türkiye’nin bu sorunun çözümünde anahtar ülke olduğuna dikkat çeken Merkel müzakereler esnasında Erdoğan’la yaşadığı tecrübeleri ise şu şekilde dile getiriyor: “Aramızda uzlaşma olan konularda çok sevimliydi ve bana değerli dostum olarak hitap ediyordu. Ama fikir ayrılıklarımız olduğunda her çelişkili konuya, bitmez cümlelerle karşı geliyordu.” Erdoğan’ın bu tavrı nedeniyle müzakerelerin uzadığını söyleyen Merkel “Bu arada benim gözlemim, otokratik eğilimleri olan politikacılar gerekli olduğu konularda sonsuz zamana sahipler. Simultane tercüme yerine tam teşekküllü tercümeler de kullanıyorlar” ifadesi kullanarak, Erdoğan’ı ismini vermeden eleştiriyor.

AB Türkiye aksiyon planının daha sonra Ahmet Davutoğlu ile sürdürdüğünü belirten Merkel, planın uzun süren telefon görüşmeleri ve 29 Kasım 2015 tarihli AB Türkiye zirvesi ile kabul edildiğini söylüyor. Bu anlaşmaya göre Türkiye AB’den 3 milyar dolar mali yardım aldı. Bu yardımlar öncelikli olarak göçmen çocuklarına okullar yapılması için verildi. Türkiye ayrıca Suriyelileri çalışma müsaadesi verme ve bazı komşu ülkelere vize uygulama sözü verdi. Bu tedbirlerin hemen etkisini gösterdiğini söyleyen Merkel Kasım 2015 tarihi itibarıyla Almanya’ya her gün 7 bin Suriyeli göçmen gelirken bu rakamın Ocak 2016’da günlük 3 bine düştüğünü söylüyor. Merkel bu rakamın da kalıcı bir çözüm için yeterli olmadığın belirterek, Davutoğlu ile görüşmeleri sürdürdüğünü belirtiyor.
Merkel, Davutoğlu’ndan “Dünyayı tanıyan, birikimli, tarih kültürü sahibi” birisi olarak söz ediyor.

Davutoğlu’nun teklif ettiği her yasadışı göçmenin geri kabul edilmesine karşılık, Türkiye’nin bir göçmeni yasal olarak Avrupa’ya gönderilmesi fikrinin göç sorunun büyük oranda çözdüğünü söyleyen Merkel “Bu çok cesur ve ufuk açıcı bir teklifti. Bu teklifi AB’ye de kabul ettirdik. Bu yöntemle Balkanlar ve Kuzey Avrupa’dan Almanya’ya gelen kaçak göçmenlerin sayısını Ekim 2015 tarihine kıyasla yüzde 95 oranında azalttık” diyor.

AB Türkiye anlaşması doğrultusunda Türkiye’ye 2018 yılına kadar bir 3 milyar dolar daha ödeme sözü verildi. Bunun yanında gerekli şartları yerine getirilmesi halinde vize politikalarında yumuşama ve AB üyeliği görüşmelerine yeniden başlama vaadi de yapıldı.

Merkel kendisini Kovid zamanında Türk kökenli Alman bilim insanları Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin çok mutlu ettiğini şu sözler ile yazdı: “Hızır gibi yetiştiler. Bu aşı ülkemize güneş gibi doğdu. Birkaç ayda AB halklarının yüzde 70’inden fazlası aşılandı. Ben de risk grubundaydım. Onlara minnettarım.” Kitapta, başta Trump olmak üzere birçok lider hakkında da sayısız anekdot bulunuyor. Merkel, hiçbir lider hakkında çarpıcı sayılabilecek ifadeler kullanmıyor ancak imalarda bulunuyor. Kitap Merkel’i tanımayanlar açısından çok uzun bir basın bildirisi gibi. Ancak Merkel’i tanıyanlar, üslubuna hâkim olanlar kitaptan çok şey öğrenebiliyor.

Exit mobile version