Ülker, yazısında kurban ibadetinin İslam öncesi dönemlere kadar uzanan tarihsel kökenlerine değindi. Kurban kavramının farklı kültürlerde farklı şekillerde var olduğunu ancak İslam’da cinayet, şirk, israf gibi olumsuz unsurlardan arındırılarak ibadet haline getirildiğini ifade etti.
Murat Ülker, kurbanın sosyal dayanışma ve yardımlaşma ruhunu güçlendiren bir ibadet olduğunu vurguladı. Zengini paylaşmaya teşvik ederken fakirin de Allah’a şükretmesine vesile olduğunu belirtti. Ancak kurbanın sadece sosyal ve maddi yardıma indirgenemeyeceğini, dini bir vecibe olarak yerine getirilmesi gerektiğini ifade etti.
Ülker, kurbanın kimler tarafından ve hangi şartlarda kesilmesi gerektiği konusunda İslam bilginleri arasında farklı görüşlerin olduğunu belirtti. Ancak bu farklılıkların dinde rahmet olarak görüldüğünü ve kolaylıklar sağladığını ifade etti.
Murat Ülker, yazısında kendi yaşadığı geleneklerden örnekler vererek kurban kesme sürecindeki özen ve hassasiyeti anlattı. Hayvanın seçimi, bakımı, kesimi ve etinin paylaşılması aşamalarındaki dini vecibelere dikkat çekti.
Ülker, günümüzde kurban ibadetinin özünden uzaklaşarak sadece “kan akıtmak” şeklinde algılandığını eleştirdi. Sadaka verme, bağış yapma gibi eylemlerin kurbanın yerine geçemeyeceğini vurguladı. Ayrıca, yereldeki ihtiyaç sahipleri dururken başka yerlerde vekaletle kurban kesilmesinin de doğru olmadığını belirtti.