Nevzat Bahtiyar ifadesinde, Narin’in cesedini derenin kenarına bıraktığı zaman üzerine bir taş koyduğunu hatırladığını söyledi. Cesedin bulunduğu çuvalı suyun kenarındaki doğal kayanın dibine yerleştirdiğini, üstüne bir taş koyduğunu itiraf eden Nevzat Bahtiyar, “Dışarıdan bakınca orada bir şey olduğu anlaşılmıyordu. Savcılıkta verdiğim ifademde geçen Salim’in bana dediği ‘Arif’in kızını öldürdüm, sen de bu cesedi alıp yok edeceksin. Yoksa seni ve aileni öldürürüm’ şeklindeki ifade doğrudur. Daha önce ifademde bu durumdan bahsetmemiştim çünkü Salim Güran’dan korkmuştum” dedi.
Olay günü muhtar Salim Güran ile Narin’in cesedini kendi aracına yerleştirdiklerini söyleyen Nevzat Bahtiyar, “Daha sonra ben kendi ikametimde Narin’in cesedini tek başıma çuvalın içerisine yerleştirdim. Ona benzer bir tedirginliği başka birinde gördüğümü hatırlamıyorum. Arama faaliyetleri sırasında Salim ve yanındaki jandarma personeli, annemin avlusundaki eski kuyuya bakmaya geldiler. Narin’in cesedini gömdükten sonra ilk defa Salim ile burada yüz yüze geldik. Jandarma personeli olduğu için bana bir şey sormadı. Bunun haricinde Narin’in hiçbir akrabası bana Narin’in cesediyle ilgili hiçbir şey sormadı. Daha önce de arama kayıtlarım arttığı için kayıtlarımı silmiştim. Olay günü ile alakalı da kayıtlarımı kendim sildim. Kimsenin bu yönde telkin veya tavsiyesi olmadı. Bu durumdan dolayı pişmanım” ifadelerini kullandı.
Nöbetçi sulh ceza hakimliğinin kararında, Nevzat Bahtiyar’In diğer şüpheli Salim Güran’ın kendisine teslim ettiği Narin Güran’a ait cesedi çuvala koyarak dere kenarına gömdüğüne dair ikrarda bulunduğu ifade edilerek, “Şüphelinin bir kısmını ikrar etmesine karşın bir kısım soruları cevapsız veya muğlak bırakması sebebiyle birtakım şüphelileri korumaya çalıştığı izlenimi uyandırdığı, şüpheli ifadelerinin kısmen çelişkiler barındırdığı” kaydedildi.
Kararda, şu ifadeler yer aldı:
“Soruşturmanın henüz tamamlanmamış oluşu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesinde öngörülen geçerli şüphe sebeplerinin, Anayasanın 19. maddesinde belirtilen kuvvetli belirtinin ve CMK’nin 100/1. maddesinde öngörülen kuvvetli suç şüphesini gösterir somut delillerin mevcut olduğu müsnet suç için kanunda öngörülen cezanın alt ve üst sınırı, müsnet suçun CMK 100/3. maddesinde belirtilen katalog suçlardan oluşu, verilmesi beklenen cezaya göre şüphelinin kaçma ihtimalinin kuvvetle muhtemel bulunması, tutuklama tedbirinin ölçülü olması ve bu safhada adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı anlaşıldığından şüphelinin CMK 100 ve devamı maddeleri gereğince tutuklanmasına karar verilmiştir.”