Narin’in babası Arif Güran, mahkeme öncesi yaptığı açıklamada, iddianamede yer almayan kamera görüntülerine dikkat çekti. Güran, bu görüntülerin mahkeme kayıtlarına dahil edilmemesi durumunda, tutuklu olmayan 3 oğluyla birlikte TBMM önünde açlık grevi yapacağını duyurdu.
Cinayet Davasında İlk Duruşma Başlıyor: Diyarbakır’ın en acımasız cinayetlerinden biri olarak kayıtlara geçen 8 yaşındaki Narin Güran’ın öldürülmesinin ardından açılan dava bugün görülecek. Küçük kız, 19 gün boyunca kayıp olarak arandıktan sonra cesedi korkunç bir şekilde bulundu. Cinayetle ilgili olarak Narin’in annesi ve abisi dahil toplamda 12 kişi tutuklandı. Davada, cinayetin aydınlatılması için büyük bir mücadele veriliyor.
Duruşma öncesi, Narin Güran’ın babası Arif Güran, gazeteci Rojda Altıntaş’a yaptığı açıklamada, cinayetle ilgili bazı kamera görüntülerinin iddianamede yer almadığını belirtti. Güran, bu görüntülerin cinayetin aydınlatılmasında kritik öneme sahip olduğunu düşündüğünü ve görüntülerin mahkemeye sunulmaması durumunda büyük bir tepki göstereceğini söyledi.
Arif Güran, kameraların cinayetle ilgili önemli deliller sunduğunu vurguladı ve “Eğer bu görüntüler mahkemeye sunulmazsa, tutuklu olmayan 3 oğlumla birlikte TBMM önünde açlık grevi yapacağım” şeklinde sert bir açıklamada bulundu. Baba Güran, “Bu cinayet çözülmeden rahat etmeyeceğiz” diyerek, adaletin sağlanması için tüm gücüyle mücadele edeceğini söyledi.
Küçük Narin’in Ölümüyle İlgili Tutuklu Sayısı 12’ye Çıktı: Narin Güran’ın cinayetinin ardından soruşturma başlatılmış ve kızın kaybolmasının 19. gününde cesedi bulunmuştu. Olayla ilgili olarak, Narin’in anne ve abisi dahil olmak üzere 12 kişi tutuklanmıştı. Olayın işleyişi, çevredeki kamera görüntülerinin de etkin bir şekilde incelenmesini gerektiriyor.
Açlık Grevi Tehdidi ve Adalet Arayışı: Arif Güran’ın açlık grevi çağrısı, cinayetle ilgili yapılan soruşturmanın seyrine dair büyük bir sosyal tepkiyi de beraberinde getirmiş durumda. Baba Güran’ın, adaletin sağlanması ve doğru delillerin mahkemeye sunulması adına verdiği bu güçlü mesaj, cinayetin soruşturulmasına duyulan toplumsal güvenin arttırılmasına yönelik önemli bir adım olarak görülüyor.