Toprak, vatanımız, tarım ekmeğimiz. Yıllarca bir olmakla hatta kendi kendine yeten az sayıda ülkeden biri olmakla övündük. Maalesef şu anda ithalata muhtaç olan, işçisini yok sayan, kendi çiftçisine vermediği, aktarmadığı kaynakları yabancı ülkelere aktaran ülke konumuna geldik. Böylesine bir tarım ülkesinde çiftçilerin çocuklarının da çiftçi olmasını, herkesin toprak sahibi olmayı istemesini beklersiniz. Bu iktidar çiftçiyi topraktan kopardı. Bugün çiftçilik yapan dört gençten üçü iş bulursam büyükşehre giderim diyorsa işte sorun buradadır. Kendiliğinden ürünlerini yere dökenleri görün, bu tepkiyi görün. Bu tepki siyasi değil, insani bir tepkidir, vicdani bir tepkidir. 2003 yılından bugüne ülke nüfusmuz 20 milyon arrtı. Beklersiniz ki çüftçi sayımızda da bir artış olsun. Ama bugün 2-3 milyon çiftçimiz var. Şu anda yarım milyon çiftçi kayıp. Nerde onlar? Onları topraklarından kopardılar. Bu iktidar çiftçiyi toprağından kopradı. Hani Tayyip Bey, Devlet Bey her sorunda bir beka sorunu icat ediyorssunuz ya siz gelmeden önce kendi kendine yeten bir ülke buğdayı bile ithal ediyorsa, bugün fıstık üreticisi bırakın geçinmeyi hacizle karşı karşıya kalıyorsa bu siyasi değil, vicdani bir tepkidir.
Taze fasulyenin kilosu sekiz lira. İstanbul’da 120 lira Muğla’da, Bodrum’da 240, Burdur’da 80 lira, Buradan buraya gelene kadar bir ürün on kat artıyorsa bunu ne nakliyeyle, ne genel giderlerle, ne başka bir şeyle asla izah edemeyiz. Üretici mağdur, Hakkını alamıyor, tüketici mağdur, o fiyatlara giremiyor. Aradan birileri para kazanıyor. Bu fıstıkta da öyle, çayda da böyle, fındıkta da böyle, fasulyede üzümde de böyle. Demek ki sorun nerede? Demek ki sorun sistemde. Demek ki sorun iktidarda çare iktidara ricada bulunmkta değil. Bu iktidarı değiştirmektedir.
Başta Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, bu bölge Türkiye Fındık üretiminin dörtte birini, Antep fıstığı üretiminin yüzde 75’ini gerçekleştiriyor. Dünyadaki toplam üretimin yüzde on ikisini sizler karşılıyorsunuz. Fıstık üretmek zor iş, emek ister, alın teri ister, Bugün fıstık üreticisinin cebine göz dikenler var. Bugün Ziraat Odası Başkanları’yla konuştum. Üreticilerle konuştum. İşte fıstık burada, işte fıstık üreticisi burada, işte millet televizyonlarının başında. Geçen sene gübrenin çuvalı bin 600 lirayken, bu sene 3 bin liraya çıktı. Geçen sene ilaç 40 lirayken, bu sene 600 liraya çıktı. Mazot 24 liradan, 45 liraya çıktı. Herşeyin maliyeti üç kat arttı. Geçen yıl markette satılan fıstık şimdi markette 600 liraya satılıyor. Herşey iki kat, üç kat artmış. Bu Gaziantep’in geçiminin ana maddesi bu ürün geçen sene 115 lira da bu sene niye 90 lira niye 95 lira? Bu akılla vicdanla, mantıkla,izah edilebilir mi?
Buradan iktidara sesleniyorum. Bir avuç aracıyı, bir avuç taciri korumayı bırakın. Derdi sen çekeceksin, parayı başkası kazanacak. Yok öyle yağma. Yazıklar olsun böyle düzene, yazıklar olsun. Tarım Bakanı orada burada abuk subuk telefon görüşmeleri yapmayı bırak. Geçen sene dört kilo fıstık satıp bir işçi yövmiyesi ödeniyor. Bu sene on kilo fıstık satılması gerekiyor. Onun için buradayım. Cumhuriyet Halk Partisi sadece eleştiren bir parti değil, çözüm yollarını söyleyen partiyiz. İktidar olduğumuzda Toprak Mahsulleri Ofisi, Gaziantep’te fıstık almak zorundadır. TMO, fıstık alacak. Fıstıkta derhal taban fiyat uygulamasına geçeceğiz. Artan sıcaklar, fıstıkta verimi düşürüyor. Sulama zaruri hale geldi. Fıstığın sulanması için projelerin başlatılması lazımdır. Bu bölgede sadece fıstık değil, kırmızı biber çiftçileri de feryat ediyor. Geçen sene Islahiye’de tarlada 130 lira olan biber, bu yıl 60 liraya alıcı bulamıyor. Islahiye yarı fiyatına kırmızı biber satmak zorunda kalıyor. Bu sorunun en önemli sebeplerinden bir tanesi de kırmızı biber ithalatına izin veren anlayıştır.
Bugün Türkiye’nin her tarafında çiftçiler ayaktadır. Bugün Türkiye’de bir tarım krizi vardır. Fiyatlar, çiftçi için ucuz, tüketici için pahalıdır. Tarlada on lira olan ürün, markette yüz liradır. Ama Tayyip Erdoğan çiftçilerin sıkıntısı yok diyor. Bizi de çiftçilerin sorunlarını istismar etmekle suçluyor. Rahatsız oluyor bunları konuşmayın diyor. Onun yerine kavga çıkarmak, tartışma yapmak, polemik yapmak ve gündemi kaptırmak istiyor. Anlayış kimliklerini göstermesin. Kendilerini hükümetten görmeyen olduğunu söyleyen bazıları da bunların peşine takılıp olur olmaz gündemlerle başka şeyler konuşmak istiyor. Buradan hem Erdoğan’ı hem Sayın Bahçeli’yi hem de kendini milletin derdini görmeyen, sığ, siyasi kavgalar isteyenleri uyarıyorum. Vallahi de yapmayacağım, billahi de yapmayacağım. Adam sizin sahte gündeminizin peşine takılıp fıstıkçıyı yalnız bırakmayacağız. Benim derdim 12 bin 500 liraya geçinmek zorunda olan emeklidir. Benim derdim maaşına zam yapılmayıp ezdirilen emekçidir. Rize’deki çaycı, Manisa’daki üzümcü, Antep’teki fıstıkçı, Çukurova’daki pamukçuyu, Konya’daki, buğday, Tekirdağ’daki ayçiçek üreticisini bırakıp da sizin peşinizde düşeceklere yazıklar olsun.