20 Nisan’da başlayan saha çalışmaları, fay hattının geçtiği yerleşim yerlerinde yoğunlaştı. Prof. Dr. Öztürk, fay hattının geçmişte kaydedilmiş bir deprem verisi bulunmadığını ve buna rağmen bölgenin yüksek bir sismik enerji birikimine sahip olabileceğini belirtti. Araştırma, fayın yaşını ve aktifliğini belirlemeye yönelik detaylı örneklemeler içeriyor. Bu örneklerin incelenmesiyle fay hattının geçmiş aktiviteleri ve potansiyel tehdit seviyesi daha iyi anlaşılacak.
Araştırma sırasında yerel halkla da görüşmeler yapıldı. Prof. Dr. Öztürk, topladıkları traverten örneklerinin fayın ne zamandan beri aktif olduğunu ve diğer segmentlerle olan yaş ilişkisini ortaya koyacağını ifade etti. Yapılan görüşmelerde, yaşlılar arasında da bölgede büyük bir deprem yaşandığına dair bir anı bulunmadığı, ancak fayın varlığının ve suskunluğunun uzun süredir devam eden bir riski işaret ettiği vurgulandı.
Prof. Dr. Öztürk, Şemdinli-Yüksekova Fay Hattı’nın yaklaşık 100 kilometre boyunda olduğunu ve Irak’a doğru uzandığını belirterek, bu fayın büyük bir kırılma yaşadığı takdirde 7 büyüklüğünde bir deprem üretebileceği potansiyeline dikkat çekti. Araştırmacı, Şemdinli’nin sağlam zemine kurulu olmasına karşın Yüksekova’nın daha sıvı bir zemin yapısına sahip olduğunu ve bu durumun olası bir depremde Yüksekova’nın daha fazla zarar görebileceğini öne sürdü.
Araştırmanın sonuçları, önümüzdeki iki ay içinde netlik kazanacak.