O kentte 35 yılda bir büyük deprem olurdu, 50 yıldır hareket yok! Prof. Dr. Ahmet Ercan’ın deprem beklentisi korkuttu

O kentte 35 yılda bir büyük deprem olurdu, 50 yıldır hareket yok! Prof. Dr. Ahmet Ercan’ın deprem beklentisi korkuttu

Liyakatsiz yönetimler, ekonomideki bozukluk ve halkın geçim sıkıntısının depremleri afete dönüştürdüğünü dile getiren Prof. Dr. Ahmet Ercan, şunları söyledi:

“Geçim sıkıntısı çeken bir insana ‘evinizi güçlü yaptırın’ diyemezsiniz. İnsanlarımızın çoğu akşam ‘bir ekmeği evine nasıl götürebilirim’in mücadelesini veriyor. 10 bin lira emekli maaşı, 17 bin lira asgari ücret. Bir kişinin depreme önlem alabilmesi için asgari ücretin 94 bin lira olması gerekiyor. Ben bir üniversite profesörüyüm. Ben depremde ölmeye adayım. Çünkü ben bu parayı alamıyorum. Ben depreme güvensiz bir evde oturuyorum.

Benim komşularım ‘Hayır biz bu evi yenileyemeyiz, maddi durumumuz iyi değil’ diyorlar. Durum böyle, herkesin kendi boyutunda bir sıkıntısı var. Yani aç olan, ‘Açız, açız’ diyen bir millete deprem dersi veremezsiniz. Türkiye’nin şu anda en büyük sorunu ekonomidir. Ekonomik sorunu çözmedikçe deprem sorununu çözemezsiniz. Önce yetkili yönetimler olacak.

Atatürk Cumhuriyeti kurduğu zaman ilk önce İzmir İktisat Kongresi’ni yaptı. Ekonomin eğer iyi değilse köyde, kentte çocuğunu okutamazsın. Eğitimi düşer, eğitimi düşük olanın algısı düşük olur. Türkiye’nin şu anda düştüğü durum bu değil midir? Eğitimsiz olan bir insana deprem algısını öğretemezsin. Bu sistemin, düzenin doğrudan doğruya yanlışıdır.”

Prof. Dr. Ahmet Ercan, sözlerinin devamında ise şunları kaydetti:

“54 yıllık deprem deneyimimde göçük altından çıkan insanların hep yoksullar olduğunu gördüm. Ülkenin güçlü bir ekonomisi olacak. Geçim sıkıntısı çekmeyeceksin, eğitim düzeyin yüksek olacak. Kimse göçük altından çıkmak istemez. Halkın sorunu değil bu. Kuru fasulyesini pişiren Ayşe hanım beni anladı ama seçeneği yok. Bizi anlamayanlar yönetimler.

Sayın Belediye Başkanımız Ahmet Akın bu konuşmayı dinlemeye geldiği için çok teşekkür ediyorum. Çünkü ana hedef onlar, yeni belediye başkanları. Genellikle biz Türkiye’nin her yerine konuşma yapmaya gidiyorum. Yöneticilerin hiç biri katılmıyor. Ne valisi katılıyor, ne de belediye başkanları. Oysa ana hedefler onlar. Bir şeyi düzeltecek olan onlar.

Türkiye’de bir kişinin depremde ölmesinin maliyeti Türkiye Cumhuriyeti’ne 1 milyon 250 bin dolardır. 1 milyon 250 bin dolarla kaç kişiye, kaç konut yapabileceğinizi düşünebilirsiniz. Aynı zamanda insan yatırımını kaybediyorsunuz. Kahramanmaraş depreminde bu maliyet aşağı düşeceğine yukarı çıkmıştır. Kahramanmaraş depreminde bir kişinin ölmesi Türkiye Cumhuriyeti’ne maliyeti 2 milyon 250 bin dolar olmuştur.

Exit mobile version