Özel: Normalleşmenin pozitif etkisini yadsımamak lazım

Özel: Normalleşmenin pozitif etkisini yadsımamak lazım

Ekonomim’in haberine göre Özel, iş dünyası ve emek dünyasına AB hedefi üzerinden seslendi. AB ile Çin ve Rusya eksenli yapılanmaları kıyaslayan Özel, iş dünyasına, emek dünyasına, “4 bin 500 dolar kişi başı gelir tarafına değil, 45 bin dolara doğru gidelim” mesajı verdi. İşçinin, emeklinin, çiftçinin sıkıntılarını çözmek için kaynak olarak vergi reformunu işaret eden Özel, bölgesel ve sektörel asgari ücreti hükümetin gündemine alması gerektiğini vurguladı.

31 Mart yerel seçimlerinin ardından büyük bir değişim yaşandı. Sizin başlattığınız siyasal iletişim biçimi birçok şeyi değiştirdi. Bu değişimin temel nedenleri nelerdir?

Ben 8 yıl Meclis’te grup başkanvekilliği yaptım, her gerilimli ortamda da gerilimin düşmesi ve Meclisin çalışması noktasında emek veren tarafta yer aldım. Birbirleriyle el sıkışmayan, selamlaşmayanlar siyasetin tarafı olamazlar. Bunlar savaşın tarafı olabilirler. Savaşacaksak ordu, siyaset yapacaksak parti kurmak lazım. Partiler kurulmuş, toplumun farklı kesimleri ve o kesimlerin çıkarlarını savunuyorlar. Siyasetin konuşmadığı, el sıkışmadığı yerde, başka odaklar el ovuşturmaya başlıyor, benim böyle bir ön kabulüm var.

31 Mart günü roller değişti. Seçmen bize birinci parti olma, Türkiye’nin nüfus olarak yüzde 65’ni, ekonomi olarak yüzde 78’ini yerelde yönetme imkanı verdi. Artık bundan sonra adım atması gereken biz olduk. Birinci parti olma sorumluluğuyla benim ‘normalleşme’ dediğim sonra hem Erdoğan’ın hem Bahçeli’nin, “normalleşme” lafına kendilerince itiraz edip, “yumuşama” dediği süreç başladı. Bugün geldiğimiz noktada artık Erdoğan da “normalleşme” diyor çünkü bundan önceki siyaset biçimi normal değil, anormaldi.

Ben 5 Kasım’dan beri siyasi liderlerden kimseye hakaret etmedim. Kimseye hakaret davası açmadım, bana da kimse hakaret davası açmadı. Ben bu normalleşmeyi bu açıdan sürdüreceğim.

Normalleşme denince hemen akıllara ekonomi geliyor. Bütün sorunların anası da enflasyon… Siz ekonomiyi nasıl görüyorsunuz?

Ekonomi cephesinde iş biraz daha karmaşık çünkü siyasette el sıkıştığınızda sohbet ettiğinizde tansiyon düşüp konu artık siyasetse normalleşme olur.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten öncesi anormaldi, şimdi normal. Kime normal? Yine belli çevrelere normal. Bugün Mehmet Şimşek istediği her şeyi tam da yapsa, biz bugün bu işin mağdurlarını temsil ediyoruz. Çünkü bu krizi işsizler, emekliler, emekçiler, esnaf, çiftçiler çıkarmadı. Aksine yıllardır “seçim ekonomisi uygulamayacağız” diyen birilerinin bile isteye, adına da “nas” diyerek gerekçelendirdikleri seçimi kazanmayı başaran bir tercihti o… Erdoğan’ın, bunu nas diye gerekçelendirip, “ben biliyorum” dediğinde aslında orada yanlış bir yerden eleştirme oldu, “Sen ekonomist değilsin, orada yanlış yapıyorsun” şeklinde… Aslında her şeyi gayet iyi biliyorlardı. Ama bilerek yüksek enflasyonlu bir dönemi tercih ettiler. Ama şimdi çok ağır bir bedel var. Artık, enflasyonun üzerinde faiz vermek lazım… Bu seferde burası yurtdışından gelip, voleyi vurup gidenler için fırsat ülkesi haline geldi. Kaybeden yine toplumun yoksul kesimleri, kırılgan kesimleri, ücretliler oluyor. Artık orta direk yok, herkes fakir. Eviniz yoksa inanılmaz bir yoksullukla karşı karşıyasınız. Seçim sonrası Mehmet Şimşek’in gelip rasyonel politikalar dediği mesele; sonuçta yine bedeli toplumun yoksullarına fakirlerine ödeten ve sistemden beslenenleri koruyan bir süreç… Buradaki acı reçeteye bizim itirazımız var.

CHP’nin çözüm önerileri nedir?

Exit mobile version