Ege Bölgesi, Türkiye’nin en aktif deprem kuşaklarından birine sahip. Son yıllarda yapılan araştırmalar, Ege-Marmara bölgesindeki büyük depremlerin gelecekteki olasılıklarını anlamamıza önemli ipuçları sunuyor. Prof. Dr. Osman Bektaş, Ege Bölgesi’ndeki deprem riskine dair kritik açıklamalarda bulunarak, bu bölgedeki deprem faaliyetlerinin stres transferi modelleriyle nasıl şekillendiğini ortaya koydu.
Ege-Marmara Bölgesi’ndeki depremler, bölgedeki tektonik hareketlerle doğrudan ilişkilidir. Depremlerin çoğu, faylar arasındaki stres transferinin bir sonucu olarak meydana gelir. Bu tür depremler, zaman içinde birbirini takip eden ve birbirine bağlı iki büyük sismik olaydan oluşabilir. Bu duruma “deprem çiftleri” denir.
Prof. Dr. Bektaş, 20. yüzyılda Ege-Marmara bölgesinde meydana gelen M>6-7 büyüklüğündeki depremlerin, 100 km uzaklıktaki paralel ve dik faylar arasında derin ve zamana bağlı stres transferinin bir sonucu olduğunu belirtti. Bu model, özellikle Afyon Bloğu’nu oluşturan faylar üzerinde yapılan incelemelerle doğrulanmıştır.
Afyon Bloğu’ndaki 1969, 1970 ve 1971 yıllarındaki büyük depremler, paralel faylar arasında meydana gelen stres transferinin bir örneğidir. Bu deprem çiftlerinin, faylar arasındaki gerilim birikimi ve akma süreçlerinin bir sonucu olduğu düşünülmektedir.
Marmara Bölgesi, Kuzey Anadolu Fayı’nın (KAF) kuzey ve güney kollarında da benzer deprem çiftlerine rastlanmaktadır. 1509-1556, 1737-1766, 1855-1894 yıllarında meydana gelen büyük depremler, alt kabuk ve manto arasındaki akmaların neden olduğu stres transferiyle ilişkilidir. Bu depremler, bölgedeki sismik aktivitenin uzun vadeli değişimini ve bir sonraki büyük depremin oluşumunu etkileyen faktörler arasında yer alır.
Prof. Dr. Bektaş, Ege-Marmara Bölgesi’ndeki deprem riskine karşı alınması gereken tedbirleri de vurguladı. Bölgedeki yerleşim alanları, yer bilimleri ve mühendislik araştırmalarına dayalı olarak yeniden yapılandırılmalı, bina güvenliği ve altyapı iyileştirmeleri yapılmalıdır. Ayrıca, erken uyarı sistemlerinin güçlendirilmesi ve deprem eğitimi gibi önleyici adımlar atılmalıdır.