Sokak röportajları neden hedef tahtasında? ‘Türkiye’de hukuk makinesi kırıldı’

Sokak röportajları neden hedef tahtasında? ‘Türkiye’de hukuk makinesi kırıldı’

“Cumhurbaşkanına hakaret”, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama” gibi suçlamaları son yıllarda çok daha fazla duymaya başladık. Kimi zaman bir sosyal medya gönderisiyle, kimi zaman bir sokak röportajındaki ifadelerle yargılanan insanlarla karşılaştık ya da haberlerini okuduk. Öyle ki toplum arasında bu durumun dahi esprileri dönmeye başladı. Lügatımıza, söylemleri tehlikeli bulunan kişilere söylenmek üzere “Silivri soğuktur” gibi ifadeler bile girdi.

Son olarak Instagram’a getirilen erişim engeli üzerine yapılan bir sokak röportajında konuşan Dilruba K.’nın, ifadeleri sebebiyle tutuklu yargılanması tartışmaların yeniden alevlenmesine sebep oldu.

“Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama” ve “Cumhurbaşkanına hakaret” gibi suçlamalar, ifade özgürlüğünü ne seviyede etkiliyor? Bu davalar, kişileri cezalandırmaktan öte toplumun tamamına korku yaymak için mi kullanılıyor? Yoksa halkın ifadeleri cumhurbaşkanının özlük haklarını gerçekten ihlal mi ediyor?

Avukat Figen Çalıkuşu, kamuoyunu tedirgin eden bu davalara dair sorularımızı yanıtladı. ANKARAGÜNDEM’a konuşan Çalıkuşu, hükümetin yasaları halkı baskıyla sessizleştiren araçlara dönüştürüldüğünü söyledi.

Hakaret suçu ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik ile aşağılama suçunun, vatandaşların baskı altında hissetmesi ve sessiz kalması için kullanılmaya en elverişli suçlar arasında olduğunu söyleyen Çalıkuşu, durumu ‘Türkiye’nin hukuk makinesi kırıldı’ şeklinde niteliyor:

“Türkiye, hukuk makinesinin kırıldığı, sıkıntılı ve zor bir dönemden geçiyor. Kurallar zincirinin koptuğu bu dönemde, baskıyı artıracak enstrümanlardan biri hukuk ve yasalar oluyor. Bu yasalar, halka karşı daha çok korkmaları, baskı altında hissetmeleri ve sessiz kalmaları amacıyla kullanılıyor. TCK’nın bu duruma en elverişli maddesi TCK 216, yani halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama suçudur. Son zamanlarda bu suç öne sürülerek birçok tutuklama yapıldığını görüyoruz. Bunun yanı sıra, hakaret suçundan yapılan tutuklamaları da görüyoruz. Eleştirilere karşı baskı oluşturmak ve caydırıcılığı sağlamak için Cumhurbaşkanına hakaret suçu ya da öne çıkan başka bir kamu görevlisine hakaret suçu en elverişli vasıta.”

Çalıkuşu, son günlerde gündeme gelen Dilruba’nın sokak röportajında ifade ettikleri nedeniyle tutuklu yargılanmasıyla, yasalar üzerinden halka bir mesaj verildiğini anlatıyor:

“Burada topluma, ‘Bizim istemediğimiz şekilde konuşursanız akıbetiniz budur’ mesajı veriliyor. Fakat bu suçlar, konuştuğumuz kadar kolaylıkla oluşabilecek suçlar değil. Özellikle halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama suçunun unsurları çok dikkatlice hakim tarafından irdelenmelidir. Öncelikle, söz konusu kişinin konumu çok önemlidir. Bu kişinin halk üzerinde etkin kitleleri harekete geçirecek konumda olup olmadığı değerlendirilmesi gereken ilk konulardandır. Dilruba’nın konuşmalarından kim tahrik olup karşı şekilde harekete geçebilir?”

Exit mobile version