Esat’ın Halep’i elinde tutamaması, askeri gücünün ne kadar zayıf olduğunu gösteriyor.
Halbuki, Esat’ın ordusu, Rus savaş uçaklarının desteğiyle Aralık 2016’da muhalefeti ezerek Halep’i ele geçirmiş ve silahlı muhalefetin mağlup olduğu genel olarak kabul edilmişti.
Halep, böyle Suriye genel denklemini değiştiren stratejik bir öneme sahip.
Esat’ın Halep’i geri alma gücü yok, Rusya’nın ne yapacağı şimdilik belli değil.
TÜRKİYE’NİN ELİ GÜÇLENDİ
Türkiye destekli SMO’un, HTŞ’nin Halep harekâtına katkıda bulunduğu yönünde haberler var. PKK’nın Suriye kolu YPG’ye karşı da SMO ve HTŞ arasında bir davranış beraberliği görülüyor.
Esat’ın bırakıp çekildiği yerleri, PKK’nın Suriye kolu YPG doldurmak için harekete geçtiğinde, Türkiye destekli “Suriye Geçici Hükümeti” Başkanı Abdurrahman Mustafa 30 Kasım’daki açıklamasında “rejimin bıraktığı alanları YPG’nin ele geçirmesine SMO’nun engel olacağını” söylemişti. Öyle de oldu. YPG Tel Rıfat ile Suriye’nin kuzeydoğusunda bir koridor oluşturmaya kalktığında SMO bir operasyonla bunu engelledi.
Henüz gelişmeler sonuçlanmamıştır ama bugünkü aşamada Türkiye’nin Suriye’de elinin güçlendiği açıktır.
Bir süredir pasif duran SMO askeri bir güç olarak kendini gösterdiği gibi, HTŞ’nin Halep’i alması da Esat’ın askeri zayıflığını gösterdi.
HTŞ’nin, İdlib’deki yaklaşık 2 milyon nüfusun büyük kesimine dayandığını, İdlib’in de, Astana Mutabakatı’na göre Türkiye’nin gözetimindeki “Gerginliği Azaltma Bölgesi’nde yer aldığını hatırlamak gerekir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın,”terör sorununu kaynağında çözmek”ten bahsederken söylediği şu sözleri de hatırlamak gerekir:
“Gerek bölgemizdeki kritik gelişmeler, gerek küresel sistemde başlayan sarsıntılar, gerekse iç siyasetimiz bunun için oldukça elverişlidir.” (30 Kasım)