Tarikat Lideri Yeliz Ergün’ün Akıl Almaz Skandalları: Mağdur Genç, Tek Tek Anlattı! İntihar Eden Çocuklar Bile Var

Tarikat Lideri Yeliz Ergün’ün Akıl Almaz Skandalları: Mağdur Genç, Tek Tek Anlattı! İntihar Eden Çocuklar Bile Var

Psikolog Nesime Bakırtaş, Yeliz Ergün tarafından verilen eğitimlere ikna olma sürecinden şöyle bahsetti:

“Yeliz Ergün kendini ‘ışık işçisi’ olarak tanımlayan spritüalist bir kadın. Temel ideoloji anneden ayrılmak, anneden özgürleşerek yüksek benliğe ulaşmak ve bu şekilde ‘aydınlık’ bir kişi olmak. Sosyal medyada videolarına sık sık denk geliyordum. Yolumun kesişmesi ise arkadaşımın onun tarafından yaşadığı mağduriyetle gerçekleşti. Arkadaşımın ve aile ilişkilerinin nasıl bozulduğuna birebir şahit olduğumdan dolayı bir araştırma içerisine girdim. Orada gördüğüm bazı şeyleri kendi sosyal medya hesabımda dile getirdim, mağdur mesajları geldikçe de böyle bir hal aldı.

Gözüme ilk çarpan şey aile ilişkileri hakkında söylediği sözler oldu. Özellikle ‘annenizden kesinlikle ayrılmalısınız’, ‘anneniz sizin hiçbir şekilde iyiliğinizi istemiyor’, ‘reşit bile değilseniz ve maddi durumunuz iyi değilse evden gitmeniz gerekiyor’ gibi söylemleri oldu. Bana gelen mağdur mesajlarını annesiyle arası iyi olsa bile kendilerinde bu bağı kesme zorunluluğu hissederek annesiyle görüşmeyi kesen, evden kaçan veya hala yaşamakta olup aile ilişkisi çok kötü olan kişiler yazıyor. Eğitime ikna olma süreci var. Bu da şöyle oluyor; zengin bir hayat yaşıyor, ‘ben bunları yaparak zenginliği elde ettim, size de bu eğitimi vereceğim, zengin ve mutlu olacaksınız’ diyor. İnsanlar bu videolara sürekli maruz kaldıklarında gerçekten öyle bir hayata kavuşacaklarını düşünüyorlar. Bu sebeple borca giren, ailesinden zorla isteyerek eğitimleri satın alan çok kişi var. Bu eğitimleri aldıktan sonra birden zengin olmuyorlar ya da çok güzel bir hayatları olmuyor. Bu noktada da çok büyük bir hayal kırıklığına uğrama var.”

Asıl amacın gençleri bağımlı hale getirmek olduğunu belirten Bakırtaş, “Bu tür oluşumların özellikle genç ergenlerimiz açısından nasıl tehdit oluşturduğuyla alakalı konuşmamız gerekiyor. Asıl hedef, sizi ailenizden uzaklaştırarak kendi gruplarının bir üyesi haline getirmektir. Bu şekilde sizi kendilerine bağımlı hale getirdikten sonra amaçları eğitimlerini aldırtmak ve müritleri gibi yetiştirerek bunu devam ettirmek. Asıl hedefledikleri kitle ergenlik çağındaki kızlarımız olduğu için, tam bireyselleşme ve anne babayla çatışmanın çok yüksek olduğu bir döneme denk geliyor, sizi orada yakalayıp ideolojilerini benimsettiklerinde ailenizin sizin kötülüğünü istediğini düşünüyorsunuz. ‘Annem benim aydınlanmamı istemiyor’, ‘annem benim gelişmemi istemiyor’ gibi düşünceleri benimsedikten sonra o gruplara daha çok bağlı hale geliyorsunuz. Yeliz Ergün, her şey bizim seçimimiz ideolojisini benimsettiği için özellikle cinsel istismar mağduru olan erkek veya kız fark etmez bunların kendi seçimi olduklarını düşündükleri için büyük bir ruhsal çöküntü içerisine giriyorlar. Bu da kişiyi büyük bir suçluluk paradoksuna sokuyor. Yanında çalıştırdığı iki kız var, müritleri olarak görüyoruz. Bunların ikisi de üniversitede okuyan genç kızlarmış ama Yeliz Ergün ile tanıştıktan sonra üniversitenin gereksiz olduğu kanısına kapılıp, eğitimlerini yarıda bırakmışlar. Aynı şekilde izleyenler de bu yanılgıya kapılıyorlar, ‘Üniversite okusam bile bu beni hayatta yüksek bir yere getirmeyecek’ gibi düşünceleri oluyor” diye konuştu.

Sosyal medyada yer alan içeriklere karşı aileleri uyaran Bakırtaş, “Ailelere büyük bir iş düşüyor, bu yüzden farkındalık çok önemli. Çocuklar aniden uzaklaşıyorsa, büyük bir öfke duymaya başladılarsa, tiksinme gibi, aileyle vakit geçirmekten daha çok grupla vakit geçirmeye başladılarsa büyük bir sıkıntı var demektir. Bu noktada farkında olup profesyonel destek almak gerekiyor. Özellikle Yeliz Ergün izleyenlerde kendisi eğitime kesinlikle karşı olduğu için psikologlara ve psikiyatrlara karşı, onların hiçbir şekilde yardımcı olamayacağını söylüyor. Bu sebeple çocuklar biraz dirençli olabilirler ancak bizler bu işin eğitimini alan insanlarız. Dolayısıyla en doğru yönlendirmeyi de ruh sağlığı doktorları yapacaktır. Bu yüzden ailelerin iyi bir teşvik sağlamaları gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Exit mobile version