Tam da AK Parti Sözcüsü Çelik, Erdoğan başkanlığındaki MKYK’dan sonra uyarmıştı. Demişti ki; HTŞ’nin arkasında Türkiye olduğunu söylemek yanlış, meseleyi okuyamamaktır…
Trump’tan haber geldi; HTŞ’nin arkasında Türkiye var, başkası bunu size söylemez, deyiverdi. Türkiye’yi, Suriye’de kazanan ilan edip Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zekasına da şapka çıkardı.
Nasıl karşılamalı şimdi?
Bayram değil seyran değil, enişte bizi niye öptü, kuşkusuyla mı?
Kelam rüşveti sayıp karşılığında ne isteyeceğini, dilinin altındaki baklayı mı aramalı?
Yoksa hakkı teslim etti, diye harbiliğine verip sevinçle havalara mı uçmalı?
‘Yiğit, der candan ederler’ şüphesine yol açan sözleri de oldu Trump’ın.
Hani Türkiye’nin güçlü bir ordusu var, diye başlayıp… Amerikan askerleri ölmeden de Suriye’deki işlerini görmenin başka yolu olduğunu söylediği, Türkiye’yi işaret ettiği sözler. Anahtarın, Suriye’yi ele geçiren Türkiye’de olduğunu vurguluyordu.
Kim tav olmaz bu övgülere! Ama işkillenmemek elde değil, ya zokayı yutturup kestaneleri közden bize toplatma kurnazlığıysa…
İpiyle kuyuya inecek kadar güvenirseniz Trump’a, Suriye’deki beklenmedik zaferi bize yazdı. Erdoğan’a ve Türkiye’ye.
Zafer bu, ateşten top mu ki kendilerine istemiyor da bizim kucağımıza atıyor?
Yüksek riskli bir ihaleyi bize yıkıp yıkmadığını sorgulamazsanız tadından yenmez, güle oynaya üstlenirsiniz.