Türkiye’nin Millî Güvenlik Belgesi’nde yer alan İsrail merkezli tehditler, tüm güvenlik stratejilerini de etkileyen bir boyut kazanmış durumda. Türkiye ile İsrail arasındaki kara mesafesi 268 kilometreye düşerken, Türkiye, İdlib, Lazkiye, Hama ve Halep bölgelerinde olası İsrail hava ve kara saldırılarına karşı stratejik bir savunma mekanizması kurmayı hedefliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘İsrail gözünü Türkiye’ye dikecek’ çıkışı gündem oldu
Türkiye, bölgede radar, uçaksavar sistemleri ve İHA-SİHA filolarıyla desteklenen güvenli koridorlar oluşturmayı planlıyor. Ayrıca, İran, Ürdün, Suriye ve Irak ile iş birliği yaparak bölgesel bir koruma kalkanı oluşturma amacı güdüyor. Bu süreçte, 70-80 bin kişilik bir kara gücü oluşturmayı da hedefliyor. Rusya’nın bölgede iki büyük askeri üssü bulunması, Türkiye’nin bu çabalarında önemli bir unsur olarak öne çıkıyor.
Öte yandan, Batı destekli İsrail’in Golan stratejisi, Suveyda, Kuneytra, Humus ve Haseke hattında bir koridor açma çabası içinde. Güvenlik kaynakları, bu koridorun tarihi Davut Koridoru’nun modern bir uzantısı olarak planlandığını belirtiyor. Siyonist yayılmacılık projeleri, bölgedeki ülkelerin bölünmesi ve İsrail’e bağımlı yapılar oluşturulmasını hedefliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Meclis’te yeni yasama yılını açtı: CHP heyeti ayakta karşıladı!
Türkiye, siyaset, askeri bürokrasi ve istihbarat düzeyinde bu büyüyen tehditleri bölgedeki muhataplarıyla paylaşarak, Suriye, Lübnan, Ürdün, Mısır, Irak ve Kıbrıs ekseninde oluşturulacak 70-80 bin kişilik bir askeri gücün, özellikle İslam dünyasında moral kaynağı olacağını düşünüyor. Bu çabalar, siyonist işgale karşı bir direnç sağlama fırsatı sunuyor.