Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve İstanbul Tabip Odası, soruşturmanın hükümetin yanlış sağlık politikalarının bir sonucu olduğu görüşünde.
İstanbul Tabip Odası, KESK İstanbul Şubeler Platformu ve Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası yaptığı ortak basın açıklamasında, olayın bir sistem sorunu olduğuna, bu sistemin sorumlularının ise Sağlık Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı ve hükümet olduğuna işaret etti.
Peki, Türkiye’de sağlıkta dönüşüm politikaları nasıl başladı, sağlık göstergeleri sistemin sorunlarına dair ne gibi sonuçlar ortaya koyuyor?
DW Türkçe’de yer alan habere göre, TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap, Türkiye’de sağlık reformu-sağlıkta dönüşüm sürecine ilişkin, “Bu program yerli ve milli değildir, yani çok açık bir şekilde kökü dışarıdadır” diyor ve sağlıkta dönüşümün Türkiye de dahil pek çok ülkede Dünya Bankası merkezli bir uygulama olduğuna dikkat çekiyor.
Sürecin finansman kaynağının Dünya Bankası’ndan konuya özel olarak alınan krediler olduğunu vurgulayan Azap, 1990 ila 2004 yılları arasında toplamda 211,5 milyon dolar ve 49,4 milyon euroluk kredi alındığını aktarıyor.
Prof. Dr. Alpay Azap’ın verdiği bilgiye göre sağlıkta reform-dönüşüm, dünya genelinde hemen bütün ülkelerde ortalama beş, altı yıllık sürelerde tamamlanmasına karşın, Türkiye’de bu süre 30 yılı aştı. Bu durum, Dünya Bankası tarafından da kabul edildiği gibi, başta TTB olmak üzere sağlık alanında Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ve diğer örgütlü yapıların yürüttüğü başarılı, tutarlı ve bilgi üretimine dayalı mücadelesinden kaynaklandı.
Azap, sağlıkta dönüşüm programının başlangıcının Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) adına Dünya Bankası kredisiyle, DB Nüfus, Sağlık ve Beslenme Bölümü tarafından gerçekleştirilen ve 18 Mart 1986 tarihiyle kamuoyuyla paylaşılan ‘Türkiye Sağlık Sektörü Araştırması’na dayandığına işaret ediyor.
Mayıs 1987 tarihinde çıkartılan ‘3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’ ile yine Dünya Bankası kredisiyle, DPT için İngiliz şirketi Price Waterhouse tarafından hazırlanan ‘Sağlık Sektörü Master Plan Etüdü Mevcut Durum Raporu’ (1990) ve 1991 yılının başında Sağlık Bakanlığı (SB) Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü’nün (SPGK) kuruluşu da Türkiye’de sağlık reformunun başlangıç aşamalarını oluşturuyor.
Bunun akabinde Sağlık Bakanlığı tarafından 23-27 Mart 1992’de 1. Ulusal Sağlık Kongresi gerçekleştiriliyor.
Kongre öncesinde, SPGK yetkililerinin, özellikle akademisyenlerle küçük gruplar halinde yaygın ‘ikna’ toplantıları gerçekleştirdiklerini ifade eden Prof. Dr. Alpay Azap, bunun hemen ardından da TBMM’ye sunulmak üzere hazırlanan ‘Ulusal Sağlık Politikası Taslak Dokümanı’nın yayımlandığını vurguluyor.