Açıklamaya göre; 2024 yılının ilk yarısında 205 kadın cinayeti, 117 şüpheli kadın ölümü meydana geldiğini açıkladı. Kadınların yüzde 42’sinin evli olduğu erkekler, yüzde 10’unun eskiden evli olduğu erkek, yüzde 9’unun baba, yüzde 5’inin eskiden birlikte olduğu erkek, yüzde 5’inin akrabası tarafından öldürüldüğü belirtildi.
Platformun Genel Sekreteri Fidan Ataselim, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na çağrıda bulunarak, “Siz aile odaklı politikalarınızı sürdürdüğünüz sürece kadınlar mevcut partnerleri ya da eskiden birlikte oldukları erkekler tarafından öldürülmeye devam edecekler” dedi. Kadınların en çok ateşli silahlarla öldürüldüğüne dikkat çeken Ataselim, bireysel silahlanmanın da önüne geçilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Ataselim, ayrıca kadınların en yüksek oranla (yüzde 57) evlerinde öldürüldüklerini söyledi.
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin ardından kadın cinayetlerinin giderek artış gösterdiğini belirten Ataselim, haziran ayında 41 kadın cinayeti işlendiğini, bunun en çok kadın cinayetinin yaşandığı mayıs ayından daha fazla olduğunu vurguladı.
9. Yargı Paketi’nde soyadı zorunluluğu, infaz kanunu gibi birçok değişikliğin yapılacağının ifade edildiğini kaydeden Ataselim, bunların kadın cinayetlerini artıracağını söyledi.
Ataselim, “Aile önemli, aile birliğimiz önemli dedikleri ve politik olarak öne çıkarttıkları her durumda kadınlar daha çok öldürülüyor. Aile odaklı politikalarınızdan kadınların yaşaması için vazgeçmelisiniz” dedi.
Ayrılmak istediği eşi tarafından vurulan ve ölümü şüpheli kalmasın diye kanıyla yere kendisini Ragıp Canan’ın öldürdüğünü yazan Nurtaç Canan’ı anımsatan Ataselim, takip ettikleri davada yaralamayla ilgili ceza alan failin cezaevinden çıktığını söyledi. Defalarca tedbir kararlarını ihlal eden Ragıp Canan’ın şu anda arandığını beliren Ataselim, “Nurtaç Canan’ın sesini duyuyor musunuz? Onun gibi ‘yaşamak istiyorum’ diyen kadınları nerenizden duyuyorsunuz” diye sordu. “Erkekleri cesaretlendirmeyi bırakın artık” diyerek 6284 sayılı yasanın önemine dikkat çeken Ataselim, emniyetin ‘Artık elektronik kelepçe elimizde yok’ dediğini savundu.