Üzüme kıyasla işçilik, zirai ilaç ve gübre gibi girdi maliyetleri daha düşük olduğu için çiftçiler artık zeytine yöneldi. Öyle ki daha düşük olan maliyetler sayesinde hızla artan zeytin üretim alanı 80.000 dekarı buldu.
“Tarımsal alanların her noktasında boş yer kalmasın” parolası ile çalışmalarına devam ettiklerini belirten Yalçın, “Alaşehir, Sultaniye üzümün en çok üretiminin yapıldığı yerlerden biri. Üzüm ihracatında tek başına Manisa’nın yüzde 40’nı karşılayabilmektedir. Ancak son yıllarda üzüm üretiminde maliyetler çok arttı. Bölgemizde üzüme alternatif olarak, zeytin üretimi de hızla artmaya başladı. 80 bin dekarı aşan zeytin alanımız oluştu. Bu zeytinler hem sofralık hem de yağlık olarak tarım gelirlerimize katkı sağlıyor. Zeytinciliğin Alaşehir’de gelişmiş olması, tarıma katkı sağlaması ve ek gelir olması, bizi sevindiriyor. Her sene zeytin dikim alanlarımız yüzde 10 civarında artış gösterirken, bu yıl bu rakam daha da artacaktır” ifadelerine yer erdi.
Bu sene dünya genelinde etkisini gösteren Mildiyö hastalığının Alaşehir’deki üzüm bağlarını da çürüttüğünü ifade eden Yalçın, “Birçok üreticimizin bağında yüzde 100’lere varan zarar meydana geldi. Dünya çapında yaşanan iklim değişikliği, bölgemizde yaşanan yer altı sularındaki bor miktarının artması, bağların bakımındaki zorluk ve maliyetlerinin artması, üzüm üreticilerini daha az maliyetli olan zeytin üretimine yönlendirdi. Özellikle bu yıl zeytin yağı fiyatlarının artması, zeytinin dane olarak yüksek fiyatlara satılması, zeytinin borlu suları sevmesi nedeniyle çiftçiler üzüm bağlarını sökerek, zeytin dikmeye başladı. Kurum olarak güvenli ve daha ekonomik zeytin fidanı temin ederek, çiftçilerimize destek oluyoruz. Bu yıl güvenli ve sağlıklı yaklaşık 80 bin zeytin fidanını üreticilerimize ulaştırdık” dedi.