Dilek Güngör, ‘Afgan çoban meselesi’ başlıklı yazısında,
‘Birçok sektörde eleman sorunu had safhaya ulaşmış durumda… Hele ki, emek yoğun sektörlerde Türk işçi bulmak neredeyse imkânsız hale geldi.
Şu anda gidin Anadolu’da tarlaları, dağları dolaşın. Tarlada çalışanlar Suriyeliler ve Irak Türkmenleri… Çobanlık yapanlar da Afgan ve Özbekler… Tek bir tane yerli işçi bulamazsınız… Öyle birilerinin söylediği gibi ‘ucuz işçi’ de değiller… Şu anda tarlada günlük yevmiye 1.000 TL. Mesai sabah 8’de başlıyor, akşam 17’de bitiyor. Fazla mesaiye kalırlarsa ücretler değişiyor. O zaman parayı kilo hesabına göre alıyorlar. 10 ton kabak çekirdeğini yüklemek 2.000-3.000 TL. Aynı şekilde besicilerde de en büyük problem çalıştıracak eleman… 50-60 bin TL maaş vermelerine rağmen eleman bulmakta zorlanıyorlar.
Köyde kalan gençlerin birçoğunun işsiz olsa da eleman aradığınızda kimsenin başvurmadığını, başvursa da başladıktan bir gün sonra bıraktığını söylüyorlar. Herkesin rahata alıştığını, kimsenin iş yapmak istemediğini, oturduğu yerden para kazanmak istediğini anlatıyorlar. Söyledikleri bir şey daha var: “Kaymakamlıklar, belediyeler, sosyal yardımlaşma vakfı o kadar çok destek veriyor ki… Devlet vatandaşını hazıra alıştırdı. Kimse iş yapmak istemiyor. İhtiyaç sahibi olduğunu söyleyip kaymakamlığa gidince kömürü evine geliyor, sosyal yardımlaşma vakfına gittiğinde aylık bağlanıyor, belediyeye gittiğinde erzağını, giysisini alıyor. Bu kişi çalışır mı? Bu desteklerden yararlanmak için evini, tarlasını başkasına devredip, kendini dar gelirli ve ihtiyaç sahibi gösteren bile var.
Maalesef, sosyal yardımlar vatandaşımızı tembelliğe alıştırdı. Bu ülke ekonomisine de zarar veriyor. Gerçek ihtiyaç sahibi olanlara devlet sonuna kadar destek olsun ama çalışabilecek olanları da işgücüne yönlendirsin.