Hive Republic, bu soruna çözüm bulmak için yola çıkan bir girişim. Muğla’da kurulan Hive Republic, arı popülasyonunu artırarak ekosistemdeki tahribatı azaltmayı ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmeyi hedefliyor.
Hive Republic’in Kurucusu Zeynep Erkmen, “Dünyamızın geleceği ile arıların geleceğinin birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğunun farkındayız. Onların varlığı olmadan, denge ve çeşitlilik içinde bir doğa hayal edilemez,” diyor.
Ekonomim’in haberine göre, Hive Republic kurucu ortağı Zeynep Erkmen, çalışmalarını şöyle anlatıyor:
“Dünyamızın geleceği ile arıların geleceğinin birbirlerine sıkı sıkıya bağlı olduğunun farkındayız. Onların varlığı olmadan, denge ve çeşitlilik içinde bir doğa hayal edilemez. Şöyle ki, sağlıklı bir ekosistemin en önemli göstergesi arılar. Bu bilinçle Alp Beşerler ve Özgür Ceylan ile bir araya gelerek 2022 yılında Muğla Tekno Park’ta Hive Republic yolculuğumuzu başlattık. Üretim yerimizi belirlerken en önemli kriterimiz arıların uçuş mesafesi olan 3 km’lik alanda fabrika, konvansiyonel tarım hatta asfaltın dahi olmadığı etrafı çam ormanları ile çevrili bir nokta olmasıydı. Muğla’nın hala el değmemiş kanyonlarının arasında 16 dönüm araziye konumlandık. Kanyonda endemik bir ağaç türü olan sığla ormanları yetişiyor. Aynı zamanda kanyonun denize dökülmesinden dolayı bazı deniz canlıları yaklaşık 800 metre rakıma kadar nehirden ilerleyerek yumurtalarını bırakıyorlar.”
“Bu yolculukta ilk olarak, toprağın ve suyun analizini yaptık. Arılar için nektar ve poleni yüksek bitkileri (Ihlamur, lavanta, kekik, adaçayı, ekinezya, akasya) belirledik. Bölgedeki kadın kooperatifi ile anlaşarak 17 bin bitki dikimi sağladık. Göletler iyi birer karbon yatağı olduğundan, hem arılarımızın ve arazimizdeki bitkilerin su ihtiyaçlarının doğal bir şekilde karşılanmasını sağlamak ve karbon tutulumunu artırabilmek için yağmur suyunun biriktiği 3 adet geomembran gölet oluşturduk. Bu göletlerde yeşil gübre amaçlı su mercimeği yetiştiriyoruz. Su mercimeği yetiştiği sudaki tüm kirliliği hatta ağır metali bile temizleyen ve su üstünde yaşayan bir bitki. Arazimize hiçbir şekilde kimyasal gübre sokmuyoruz. Ek gübre ihtiyacını ise, göletlerimizin birinde bulunan balıkların dışkılarından elde ettiğimiz nitrat ve nitrit sayesinde karşılıyoruz. Karbon ayak izimizi sıfırlamak için arazimizde, elektrik ihtiyacı tamamen güneş enerjisinden, arazimizdeki bitkilerin sulamasını da bu göletlerden gelen suyu kullanılarak damla sulama ile yapıyoruz. Arılarımızın kabloların çıkardığı elektro manyetik alanlara dahi maruz kalmamaları için onları da toprağın altına gömdük.”
“Science Times’a göre arı resmi olarak dünyada yaşayan en önemli canlı ilan edildi. Bu onur, Dünya Gözlem Enstitüsü tarafından Royal Geographical Society of London’da verildi. Ancak dünyanın en önemli canlısının varlığı tehdit altında; kişisel dronelarla dahil, herhangi bir kontrol olmaksızın yoğun olarak kullanılan pestisitler hem arıları hem de yediğimiz gıdaları zehirliyor. Hızlı kentleşme ve sanayileşme ile doğal hayattaki içme suları kirleniyor ve milyonlarca yıldır nektar-polen aldıkları bitkiler, ağaçlar yok oluyor ve sonucunda toplu arı ölümleri gerçekleşiyor. Sadece Muğla’da 5 yıl önce 5 bin 200 aile arıcılıkla geçimini sağlarken bugün bu rakam 3 binlere kadar gerilemiş durumda. Özetle arılar azalıyor! Biz de farkındalık oluşturabilmek adına tıpkı barınaktaki canlılara nasıl destek oluyorsak arılara da destek olalım, onlara temiz su-polen-nektar kaynakları oluşturalım ve temiz kovanlarında rahatsız etmeden sayılarının artmalarını sağlayalım diye ‘Bir Kovan da Ben Sahipleniyorum’ projemizi hayata geçirdik. Kovan sahiplenerek aslında kovandaki arı kolonisini sahipleniyor, arıların korunmasına ve azalmakta olan sayılarının ve dolayısıyla tozlaşmanın artmasına aracı olmuş oluyorsunuz. Kovan sahiplerine düzenli olarak arıların sağlığı, popülasyon artışları bölgedeki uyumları ile ilgili bilgi veriyoruz.”