Ankara’da ASO ile Sivas Ticaret Odası (STO) tarafından ortak toplantı gerçekleştirildi. Çok sayıda Ankaralı ve Sivaslı sanayici ve iş adamının katıldığı toplantıda konuşan ASO Başkanı Seyit Ardıç, Sivas’ın tarihsel ve kültürel zenginliklerinin yanı sıra sanayi alanındaki gelişmeleriyle önce çıktığını belirterek, “Şehir, çeşitlenen sanayi branşları ve yatırım fırsatları ile gelecekte önemli bir sanayi merkezi olma yolunda ilerlemektedir. Yerel yönetimlerin ve özel sektörün işbirliğiyle Sivas’ın sanayi potansiyelinin daha da artacağına inanıyorum. Bu da şehrin ekonomik kalkınmasına ve istihdam olanaklarının genişlemesine önemli katkı sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.
Ardıç, geçen hafta TUSAŞ’a düzenlenen terör saldırısına ilişkin ise, “Geçen hafta biliyorsunuz savunma sanayimizin göz bebeği ve üyemiz kuruluşlarından TUSAŞ’ın Kahramankazan’daki yerleşkesi hain terör saldırısının hedefi oldu. Buradan bir kez daha şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Aziz milletimizin başı sağ olsun” şeklinde konuştu.
“Uluslararası kuruluşlar, dünya ekonomisinin son 20 yılda ulaştığı ortalama büyümenin atında bir büyüme beklentisi içerisinde”
Türkiye için daha fazla çalışacaklarını ve üreteceklerini kaydeden Ardıç, şunları söyledi:
“Küresel merkez bankalarının politikalarında gevşeme döngüsünün hızlandığı bir sürece giriyoruz. Buna rağmen dünya genelinde durgunluk sinyalleri güçleniyor. Özellikle en önemli ticaret partnerimiz olan Euro Bölgesi’nden gelen verilerde ekonomik faaliyetlerin yavaşladığı net bir şekilde görülüyor. Başta Almanya olmak üzere birçok ülkede PMI rakamları 50 eşik değerinin altında kalırken; Avrupa Merkez Bankası’nın faiz indirimine devam etme olasılığı güçleniyor. Uluslararası kuruluşlar, dünya ekonomisinin son 20 yılda ulaştığı ortalama büyümenin altında bir büyüme beklentisi içerisinde.”
“ABD Başkanlık seçimleri küresel ekonominin yönünü belirleyecektir”
Ardıç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Dünya Ticaret Örgütü, Orta Doğu başta olmak üzere artan jeopolitik gerilimler ve ekonomi politikalarındaki belirsizliklerin ticaretteki büyüme için aşağı yönlü risk oluşturduğunu duyurdu. Diğer taraftan gelecek hafta yapılacak ABD Başkanlık seçimleri küresel ekonominin yönünü belirleyecektir. Seçimler; ticaret, yatırım, dış yardım, iklim politikası, güvenlik düzenlemeleri ve göç dahil çeşitli kanallar aracılığıyla özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri önemli ölçüde etkileme potansiyeline sahiptir.”
ABD’de kasım ayındaki seçimleri işaret eden Ardıç, “Trump’ın zaferi durumunda küresel ticaret politikasında değişiklik olacaktır. Trump, yabancı malların çoğunluğuna yüzde 10-20’lik evrensel temel tarifeler koymayı ve Çin’in temel mal ithalatını yüzde 100 vergi ve aşamalı olarak sonlandırmak için 4 yıllık bir plan içeren ‘Amerika öncelikli’ bir ticaret gündemi öneriyor. Artabilecek tarifeler ve korumacılık önlemleriyle yoğunlaşan ticaret gerginlikleri, ekonomilerin ve şirketlerin küresel pazarda rekabet etmesini zorlaştıracağı için küresel büyüme potansiyelini de aşağı çekebileceği unutulmamalıdır” ifadelerini kullandı.
“Yıllık enflasyonun düşüş trendi eylülde yavaşladı”
Ardıç, “Temmuz ve ağustos aylarında güçlü baz etkisiyle gerileyen yıllık enflasyonun düşüş trendi eylülde yavaşladı. Aylık enflasyon yüzde 2,97 ile beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Merkez Bankası’nın aylık beklentisi yüzde 1,5 seviyesinde iken, yüzde 2,97’lik artış enflasyon düşüş trendinin hedeflendiği şekilde gerçekleşmediğini ortaya koyuyor” dedi.
Faiz indiriminin kamuoyunda tartışıldığına dikkati çeken ASO Başkanı Ardıç, “Enflasyonda kalıcı düşüş sinyalleri alınmadan, enflasyon ataletinin kırıldığı görülmeden politika faizinde yapılacak bir indirimin enflasyonla mücadeleyi sekteye uğratma riski taşıdığını düşünüyorum. Enflasyonla mücadelede talep tarafındaki eğilimlere odaklanılıyor, ancak kritik noktalardan birisi de arzın güçlü kalması gerektiğidir. Arz tarafında yaşanacak sorunların ilave enflasyonist bir etkiye neden olacağı unutulmamalıdır. Para politikasında kademeli ve öngörülebilir bir yaklaşım daha sağlıklı olacaktır. Mevcut durumda reel sektörün en önemli sorunu yüksek kredi maliyetleridir. Sanayicilerimizin krediye olan yüksek orandaki bağımlılığı göz önüne alındığında yüksek faiz oranı, yatırım ve büyümenin önündeki en büyük engel olarak karşımızda duruyor. Bu noktada başta KOBİ’lerimiz olmak üzere sanayicilerimizin acil beklentisi, reel sektörün üretime devam edebilmesine imkan sağlayacak uygun faizli ticari kredi mekanizmalarının devreye alınmasıdır” diye konuştu.
“Toplumda kamuda etkin bir tasarruf yapıldığı yönünde bir izlenim yok”