Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, Türk-Alman Üniversitesinin akademik yıl açılış töreninde konuştu Açıklaması

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, Türk-Alman Üniversitesinin akademik yıl açılış töreninde konuştu Açıklaması

Türk-Alman Üniversitesinin 2024-2025 akademik yılı açılış töreninde “Belirsizlikler Çağında Diplomasi ve İletişim” başlıklı açılış dersini veren Altun, konuşmasına TUSAŞ yerleşkesine yönelik terör saldırısını lanetleyerek başladı.

Altun, terörün amacının korku yaymak, sindirmek, kaos, istikrarsızlık ve güvensizlik ortamı yaratmak olduğunu, Türkiye tarihinin yıllarca terörden çok çektiğini ifade ederek, “Yıllarca Türkiye terörle ne yazık ki dizayn edildi. Türkiye’nin politikalarına, terör örgütleri, terör aparatıyla yön verilmeye çalışıldı ve bunda da başarılı olundu. Fakat artık Türkiye böyle bir ülke değil. Türkiye artık terörle dizayn edilecek, edilebilecek bir ülke değil. Her ne olursa olsun biz teröre karşı çok kararlı bir şekilde mücadelemizi sürdürdük, sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Terörü kaynağında yok etme stratejisiyle, terörizmle, terör örgütleriyle kaynağı ne olursa olsun, şekli biçimi ne olursa olsun mücadeleye devam edeceğiz.” diye konuştu.

Terörle kararlı bir mücadele sürdürdüklerini, “terörsüz bir Türkiye” mücadelesi verdiklerini ancak bu süreçte terör propagandasının da terörizmin en önemli yardımcı unsurlarından biri olduğunu dile getiren Altun, şöyle devam etti:

“Ne yazık ki bu süreçte bizi üzen bir başka hadise daha oldu, iki gün önceki olayda. Maalesef terör örgütü mensuplarının propagandasına alet olacak şekilde bazı görüntüler servis edildi. Biz elbette bu görüntüleri kim servis ettiyse, bu terör örgütünün propagandasına bilerek ya da bilmeyerek kim hizmet ettiyse bu anlamda onların üzerine gideceğiz. Başsavcılığımız sürecin soruşturmasını gerçekleştirecek. Elbette bu süreçte yine bizi üzen husus maalesef bu görüntülerin sızdırılmasıyla birlikte medyanın da sorumlu davranmayıp, bu görüntüleri yayınlaması. Bu da bizi üzmüştür. Bu da bize bir kere daha medyanın, özellikle terör söz konusu olduğunda, terör eylemleri söz konusu olduğunda sorumlu yayıncılık ilkeleriyle hareket etmesi ve ‘Hangi görüntüyü yayınlarsam bu görüntü terör hizmet eder?’, bunu hesap etmesi gerektiği de net bir şekilde ortaya çıktı. Asla ve asla, ne olursa olsun kamuoyunu bilgilendirme vazifesi çok kıymetlidir.”

Altun, kamuoyunu bilgilendirmenin demokrasinin esası olduğuna dikkati çekerek, bu anlamda medyanın en önemli işlevi olduğunu kaydetti.

“Fakat terör propagandasına hizmet etmek asla kabul edilemez. Bu nedenle sorumlu yayıncılık ilkeleri, mutlak suretle bu tür olaylar gerçekleştiğinde hatırda mutlaka tutulması gereken husustur.” diyen Altun, Birleşmiş Milletler (BM) Küresel Eğilimler 2023 Raporu’ndan gelir eşitsizliği, küresel iklim krizi, göç hareketleri, iletişim alanında dijital uçurum ve sağlık hizmetlerine erişime ilişkin bazı göstergeleri paylaşıp, bunların 2024 itibarıyla küresel alanda var olan eşitsizlikleri, adaletsizlikleri ve dengesizlikleri gün gibi ortaya çıkardığını söyledi.

Eşitsizliklerin küresel düzeyde derinleştiğinin, dünyanın savaşlarla, işgallerle ve krizlerin farklı formlarıyla yüzleşmeye devam ettiğinin altını çizen Altun, kültürel anlamda da ırkçılık, yabancı düşmanlığı ile İslamofobi gibi pek çok olumsuz trendin bu süreçlere eşlik ettiğini anlattı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, bu tablonun küresel alanda bir istikrarsızlık ve kaos yarattığını, geleceğe dair bir öngörülemezlik hissinin egemen olmasını beraberinde getirdiğini, belirsizlik çağında yaşandığını ve kaotik bir belirsizliğin tecrübe edildiğini ifade etti.

Belirsizliğin uluslararası alanda norm halini aldığını gördüklerine, belirsizliğin uluslararası alanda, uluslararası ilişkilerde, çatışmalarda ve iktidar ilişkilerinde başlı başına bir soruna da dönüşebildiğine işaret eden Altun, içinde bulunulan belirsizlik çağının pandemi, Rusya-Ukrayna Savaşı, İsrail’in Gazze’deki soykırımı ve bu savaşı bölgeye yaymakla ilgili politikasıyla derinleştiğini dile getirdi.

Bunlara küresel sistem kurumlarının işlevsizliği de eklendiğinde karşıya küresel adaletsizliğin kurumsallaşması sorununun çıktığına dikkati çeken Altun, bunun kaynağında da yine uluslararası alanda tarihsel olarak uzun süredir cereyan eden sömürü ilişkilerinin olduğunu aktardı.

Altun, küresel adalet krizini derinleştiren bir başka krizin de “hakikat krizi” olduğunu vurgulayarak, “Bugün bir yanda küresel adalet krizi diğer yanda hakikat krizi birbiriyle diyalektik bir ilişki içerisinde, birbirini besleyerek, büyüterek dünyada zulümlerin artmasına, acıların çoğalmasına hizmet ediyor.” değerlendirmesini yaptı.

Hakikat krizinin, hakikatin değersizleşmesi, önemsizleşmesi, sıradanlaşması, yalan ve doğru arasındaki sınır çizgisinin ortadan kalkması, bu sınırın bulanıklaşması süreci olduğunu belirten Altun, bazı teorisyenlerin bugün yaşanan çağı “post-truth/hakikat ötesi çağ” olarak adlandırdıklarını, bu çağın da gerek analog medya düzeninin gerekse de belki çok daha fazla dijital medya düzeninin marifetiyle inşa edildiğini anlattı.

Hakikat krizinin insanları çok ciddi sınavlarla ve meydan okumalarla yüzleşmek zorunda bıraktığına işaret eden Altun, bu nedenle bütün dünyada bir demokrasi krizi yaşandığını da kaydetti.

Exit mobile version