Ankara’da bir otelde düzenlenen tören, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.
Festivalin tanıtım filminin ardından açılış konuşmasını yapan HAK-İŞ Kültür Sanat Komitesi Başkanı Birsen Çiçek Odabaşı, komite olarak yarışmayı başarıyla tamamlamanın ve dünya genelinde marka olmanın onuru yaşadıklarını söyledi.
Yarışmaya bugüne kadar 40 bine yakın filmle başvuru yapıldığını aktaran Odabaşı, “Yapımcısı, yönetmeni ve oyuncusuyla binlerce, on binlerce sinema sanatçısı ’emeğe saygı’ temasın altında HAK-İŞ’in uluslararası kısa film yarışmasında buluştu. Her geçen yıl emek temalı daha çok filmin yarışmamıza katılmasından büyük mutluluk duyuyoruz.” dedi.
“Savaşın olduğu yerde emek olmaz”
Odabaşı, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan’ın talimatıyla bu yıl ödül alan filmleri Filistin başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında yaşanan insanlık dramına dikkat çekecek bakış açısıyla belirlediklerini aktararak, “Çünkü biz biliyoruz ki savaşın olduğu yerde emek olmaz, üretim olmaz, en temel insan haklarından yaşam hakkı olmaz. Filistin başta olmak üzere, dünyanın dört bir yanında yaşanan insanlık dramlarını büyük bir ustalıkla beyaz perdeye aktaran yönetmenlerimize teşekkür ediyoruz.” diye konuştu.
Mahmut Arslan ise, dünyanın neresinde olursa olsun mazlum ve mağdura borçları olduğunu söyleyerek, bu borcu ödemek için kültür-sanat da olmak üzere her yolu denemek, bu istikamette çalışmak zorunda olduklarını belirtti.
Sinema emekçilerinin sorunlarına da dikkati çeken Arslan, ekranda görünen “şaşaalı” filmlerin ve dizilerin arkasında büyük bir emek sömürüsü olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
“Haftalık çalışma sürelerinin mevzuatla belirlenenlerin iki katının üzerine çıktığı, insanların evlerine gidemeden, bir kısmının karavanlarda yaşamak zorunda kaldığı bir sistemden bahsediyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde bir dizinin 1,5-2 saatlik bölümü yayınlanmaz. Maalesef Türkiye’de bunları yaşıyoruz. Dünyanın pek çok ülkesine sattığımız dizilerin, yapılan sinema filmlerinin arkasında büyük bir emek sömürüsünün olduğunun altını çizmemiz gerekiyor.”
Arslan, kısa film yarışmalarını Türkiye’deki sinema ve dizi emekçilerinin sorunlarının gündeme geldiği bir platforma dönüştürmek istediklerini de anlattı.
“Toplumun ortak değerlerine özen gösteren bir jürimiz var”
Toplumun ortak değerleri doğrultusunda tüm çalışmaları desteklemeye devam ettiklerini bildiren Mahmut Arslan, şu ifadeleri kullandı:
“Eğer bir kısa film toplumun değerleriyle çatışıyorsa jürimiz tarafından önemsenmiyor. Küfür, hakaret ve bir kısım kötü alışkanlıkların yer aldığı filmleri de değerlendirmemizin dışında tutuyoruz. Neden? Topluma, toplumun ortak değerlerine, hassasiyetlerine özen gösteren bir jürimiz ve değerlendirmemiz var. Onun için HAK-İŞ’in kısa film yarışmalarında ödül alan filmleri bu hassasiyetle gözden geçirildiğini bilmenizi istiyorum.”
İsrail’in saldırılarına maruz kalan Filistinlilere de selam gönderen Arslan, “Onlarının direnişinin bütün insanlığın yüz akı olacak bir başarı hikayesine dönüşeceğinden hiç kuşkumuz yok. Siyonist devlet, katil Netenyahu’nun 400 küsur gündür Gazze’ye yağdırdığı bombalar, her türlü saldırıya karşı Filistin halkının direnişini buradan bir kez daha selamlıyoruz.” dedi.