1952’den beri NATO üyesi olan, 1999 yılından bu yana da Avrupa Birliği (AB) adaylık süreci devam eden Türkiye’nin, Rusya ve Çin’in domine ettiği BRICS’e katılmasının ekonomide ve dış politikada nasıl ses getireceği merak konusu.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov konuyla ilgili kendisine yöneltilen soruya, “BRICS tüzüğünde bir sınırlama yok. Ancak burada önemli başka bir husus var. BRICS’e tam üye olan ülkelerin belirli temel ortak değerleri paylaşması gerekiyor. Örneğin Avrupa Birliği gibi sürekli Ukrayna’ya destek vererek Ukrayna’daki aşırı milliyetçiliği Avrupa’nın temel değeri göstermemesi lazım.” yanıtını verdi. Rusya ve Ukrayna arasında 3 buçuk yıldır süren savaş, Ukrayna’nın Rusya’ya ait Kursk bölgesine başlattığı saldırılarla yeni bir boyut kazanmıştı.
Türkiye, Ukrayna’yı destekleyen Batı ile savaşın diğer tarafı olan Rusya arasında savaş boyunca denge siyaseti izledi. BRICS üyeliğinin öteden beri istendiği açıklamalarında ise NATO ve AB’yi dışlayan bir söylem kullanılmadı. Ancak BRICS üyeliğinin siyasi ve ekonomik sonuçlarının Türkiye için olumsuz etki yaratacağına dair kuvvetli görüşler de var.
Eski AB Daimi Temsilcisi Sinan Ülgen sosyal medyada yaptığı paylaşımda dış ticaret verilerine dikkat çekerek konunun ekonomik boyutunu ele aldı.
BRICS üyeliğinin Türkiye’nin dış ticaret performansını olumlu etkilemesinin kolay olmayacağını vurgulayan Ülgen, “Bir IMF (Uluslararası Para Fonu) araştırmasına göre, gelişmiş ülkelerin doğrudan yatırım kararlarında artık coğrafi yakınlıktan ziyade siyasi yakınlık ön plana çıkıyor. Jeopolitik risklerin arttığı bir zaman diliminde, şirketler yatırımlarını fikirdaş ülkelere yönlendiriyor.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin AB ile kurduğu ticaret hacmini BRICS üyesi ülkelerle kıyaslayan Ülgen, aradaki farka dikkat çekti:
“Türkiye’nin ilk sıradaki ticari ortağı olan AB ile ihracat ilişkisi dengede. İhracat 155 milyar dolar, ithalat 160 milyar dolar. BRICS’ın başat ülkesi Çin ile çok ciddi bir dengesizlik var. Toplam ihracat 3.5 milyar dolar, ithalat ise 45 milyar dolar. Bunun da nedeni aslında yapısal. Türkiye’nin üretim yapısı Çin gibi bir ülkeye ihraç edilecek, orada rekabetçi olacak ürün çıkarmakta zorlanıyor.”