Gürer, “Fiyat artışları yıl sonuna doğru tekrar yükselmeye başladı. Siyasi iktidar, ithalatla hayvan ve et getirerek bu sorunu çözeceğini düşünüyor. Ancak yapılan ithalata rağmen et fiyatlarındaki artışların önüne geçilemiyor. İthalatın artarak devam edeceği bir yılın bizi beklediği açık. Ancak çözüm ithalatta değil, yerli üretimde. Besicilere destek verilmeli ve başta yem olmak üzere maliyet artırıcı unsurlarla mücadele edilmelidir. Maalesef, dışarıdan hayvan ithalatı yaparak bu sorunun üstesinden gelmeye çalışıyorlar” dedi.
Gürer, kırmızı et fiyatlarındaki artışa dikkat çekerken, Kasım ayı sonu itibarıyla kesimhanelerdeki fiyatların ve raftaki ürün fiyatlarının arasındaki farkın giderek açıldığını ifade etti:
“Kasım ayının son haftasında kesimhanelerde dana eti 347 lira, kuzu eti ise 437 lira olarak kesiliyordu. Bu ay ise dana eti 348 lira, kuzu eti ise 437 lira civarından işlem görmeye devam ediyor. Ancak rafta satılan et fiyatları, kesimhane fiyatlarının çok üzerinde. Örneğin, dana kuşbaşı rafta 650 lira, kuzu kuşbaşı ise 700 liranın altına inmiyor. Hatta bazı bölgelerde bu fiyatlar daha da artmış durumda. Bu da özellikle dar gelirli vatandaşların et ve et ürünleri tüketmesini daha da zorlaştırıyor.”
Gürer, etteki artışların en büyük nedenlerinden birinin yem fiyatlarındaki artış olduğunu vurguladı. 2011 ile 2022 yılları arasında yem fiyatlarının yüzde 963 arttığını belirten Gürer, “Son iki yılda ise bu artış daha da hızlandı. Şu an 50 kilogramlık besi yemi 700 lira civarında. Bir buzağıya 1000 lira destek verilmesine rağmen o parayla bir besicinin 50 kilogramlık yemi alması neredeyse imkansız hale geldi. Bu da besicileri büyük bir maliyet yükü altına sokuyor” dedi.
Gürer, yem ithalatının da fiyat artışlarına önemli katkı sağladığını belirterek “Yem ürünlerinde de fiyatlar dalgalanma gösterse de yaklaşık 10 milyon ton ithalat yapıldığını biliyoruz. İthal yemler de fiyat artışlarının önemli sebeplerinden biri. İthalata dayalı çözüm aramak yerine yerli üretimi artırarak bu sorunu çözmeliyiz” dedi.
Gürer, son dönemde tavuk eti fiyatlarındaki artışı ve bu artışın dar gelirliler ve emekliler üzerindeki etkisini gündeme taşıdı. Özellikle kırmızı et alamayan vatandaşlar için tavuk etinin bir umut kaynağı olduğunu belirten Gürer, son fiyat artışlarının tavuk etini de almayı zorlaştırdığını ifade etti.
Gürer, “Türkiye, tavuk eti üretiminde yaklaşık 2 milyon 400 bin tonla önemli bir üretim kapasitesine sahip. Japonya, Irak, Fas gibi birçok ülkeye kanatlı eti ve ürünleri ihraç ederek önemli bir pazar payına sahip. Ancak geçmişte özellikle kırsalda her evde tavuk beslenirken bu gelenek yerini tavuk çiftlikleriyle yapılan ticari üretime bırakmış durumda” dedi.