DİSK heyeti, çalışma yaşamındaki temel sorunlar hakkında konfederasyonun görüşlerinin yer aldığı bir raporu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’a sundu. Sunulan raporda 2012 yılının aralık ayında yürürlüğe giren 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun işçilerin örgütlenme özgürlüğü ve sendika faaliyetlerini engellediği ele alındı.
Edinilen bilgiye göre Yılmaz ise konfederasyon yöneticilerine Orta Vadeli Programa ilişkin bilgiler verdi.
Çerkezoğlu ve Serdaroğlu’nun imzasının yer aldığı değerlendirme raporunda şunlar kaydedildi:
“Bilindiği gibi 12 Eylül askeri darbesinden sonra 1983 yılında yürürlüğe konulan 2821 ve 2822 sayılı yasalar ülkemizde yasaklarla dolu bir sendikal düzen yaratmış ve bu durum uzun yıllar boyunca tartışılmıştır. Bu tartışmalar sonucunda 2012 Aralık ayında 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu Yasa ile üyelikte olan noter koşulu kaldırılmış, sendikal faaliyete ilişkin bazı yeni düzenlemeler yapılmış, toplu iş sözleşmesi grev ve lokavt sistemi yeniden düzenlenmiştir. 6356 sayılı Yasanın yürürlüğe giriş tarihinden bugüne ise yaklaşık 11 yıl geçmiş bulunmaktadır.
Hatırlanacağı üzere 6356 sayılı Yasa’dan önce yürürlükte bulunan 2821 ve 2822 sayılı yasalar döneminde, var olan anti-demokratik hükümler ve örgütlenme özgürlüğünün korunamaması, önemli sorunlara yol açmıştır. Türkiye bu nedenlerle Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) sözleşmelerinin uygulanmasını izleme ve denetleme görevlerini yapan ILO Uzmanlar ve Aplikasyon komiteleri toplantılarında sık sık gündeme gelmiş ve yoğun eleştirilere maruz kalmıştır. Özellikle toplu iş sözleşmesinde çifte barajın varlığı, üyelikte noter koşulu, toplu iş sözleşmelerinden yararlanma düzeyi ve grev hakkına ilişkin sınırlamalar ILO tarafından örgütlenme ve toplu pazarlık hakkının kullanımını engelleyen düzenlemeler sayılmış ve sürekli olarak eleştirilmiştir. Öte yandan sendikal hakların ILO ve Avrupa Konseyi normlarına uygun hale getirilmesi AB müzakere sürecinin de önkoşullarından biridir.
6356 sayılı Yasa’nın hazırlayıcıları da Yasa’nın genel gerekçesinde bu Yasa’nın ILO normlarına aykırı düzenlemeleri ortadan kaldırmak ve çalışma yaşamında 12 Eylül’ün uzantısı olan yasakçı zihniyeti değiştirmek için hazırlandığını açıkça vurgulamışlardır. Ancak Yasa’nın yürürlüğe girmesinden 11 yıl sonra, bugün ortaya çıkan duruma bakıldığında ne yazık ki, değişikliklerden istenen amaçların sağlanamadığını açıkça belirtmek zorundayız.
6356 sayılı Yasa ile üyelikte noter koşulu kaldırılarak görece olumlu bir gelişme sağlanmış ise de, Yasa’nın sendikal hakların kullanılmasını engelleyici diğer hükümlerinin devam etmesi, istenen olumlu sonuçların sağlanmasını engellemiştir.