Kişinin tahliye taahhüdü ile zorlanamayacağını ifade eden Çimen, kira sözleşmesinin imzalanması anında talep edilen tahliye taahhütnamelerinin geçerli olmadığını söyledi. Ev sahiplerinin bu durumun önüne geçmek amacıyla boş tahliye taahhütnamesi almaya başladığını ifade eden Çimen, “Boş olarak alınan tahliye taahhütnamesi aynı açığa atılan imzanın geçerliliği gibi geçerlilik arz etmektedir. Son dönemlerde de şarta bağlı tahliye taahhütnamesi verilmesi sıklaştı. Bu noktada da Yargıtay’ın görüş değiştirdiğini söyleyebiliriz. Objektif kısaslara göre verilen şarta bağlı tahliye taahhütnamelerin geçerli olduğunu Yargıtay kabul ediyor. Dolayısıyla burada kira sözleşmesindeki kullanma hakkının sonlanmasına yönelik verilen tahliye taahhütnameleri geçerlidir” dedi.
Tahliye taahhüdünde belirtilen tarihte kiracının mülkü tahliye etmesi gerektiğini belirten Av. Çimen, aksi halde tahliye davası açılması riski doğduğunu aktardı. Bunun masraf ve ücretlerini de yine kiracının karşılaması durumunda kaldığını söyleyen Çimen, sözlerine şöyle devam etti:
“Burada özellikle verilen tarih yani tahliye edilecek olan tarih en önemli kısım aslında. Çünkü o tarihte anahtarı teslim etmesi gerekiyor. Aksi takdirde teslim etmediğinde mülk sahibinin hukuki işlem başlatma hakkı doğuyor. Eğer ki tahliye tarihinde teslim edilmediyse mülk sahibi bir ay içerisinde icra yoluna başvurmak kaydıyla tahliyeyi talep edebilir. Tahliye taahhütnamesinin eğer ki geçerlilik şartlarında veriliş tarihinde ya da düzenlenme tarihinde herhangi bir problem arz etmiyorsa ve içerik olarak da doğru bir taahhüt verilmişse bu sefer taahhüdünün verilmiş olduğu tarih de kişinin mülkü boşaltmış olması ve boş bir şekilde anahtarını teslim etmesi gerekiyor. Aksi takdirde bununla ilgili tahliye süreciyle muhatap olma riski var. Bazı kira sözleşmelerinde verilen taahhüt tarihinde eğer ki kiracının mecbur boşaltmadığı durumlar söz konusuysa bir ceza veya gecikme bedeli ödemesi gerekebilir.”
TÜİK tarafından kiranın azami artış oranlarının belirlendiğini aktaran Çimen, “Vatandaşlar bu oranların üzerine artış gerçekleştiremiyor. Pratikte de enflasyondan kaynaklı kira bedelinin düşük kalması halinde kiracıları ‘tahliye taahhüdünü kullanırım’ tehdidiyle talep ettikleri kiraya ikna etmeye çalışıyorlar. İkna etmemesi durumunda ise tahliye taahhüdünü kullanıyorlar. Bu sefer de kiracıyı tahliye edip yeniden kiralamayla mülk sahibi yine talep ettiği kira oranına erişebiliyor” ifadelerini kullandı.
Çimen, “Biz sizinle bir kira sözleşmesi imzaladığımızda belirli bir eşyanın kullanılmasına ilişkin bir anlaşma yapmış oluyoruz. Tahliye taahhüdünde de az önce bahsetmiş olduğumuz anlaşmayı sona erdirmeyi taahhüt ediyoruz. Yani belirli bir tarihi olmuş oluyor. Verildiği tarih belirli. Tahliye edeceğimiz tarih belirli. Bu tarih geldiğinde eğer ki kiracı anahtarı teslim etmiyorsa mülk sahibinin o taahhütle birlikte icrai işlem yapma hakkı doğuyor. Tahliye süreci yoğunluğuna göre değişmekle birlikte tahliye taahhüdünün olduğu durumlarda altı ay ile bir buçuk sene arasında sürecin neticelendiğini söyleyebiliriz” diye konuştu.
Kiracının tahliye taahhütnamesini iradi olarak vermiyorsa imzalamamasının daha sağlıklı olduğunu belirten Çimen, “Ama bu durumda da kiralama işlemi gerçekleştirilemiyor maalesef. Dolayısıyla iki taraf açısından, mülk sahibi açısından da hakkaniyeti kaçırmadan pratikliği sağlamak lazım. Çok kolay olmadığını biliyorum. Günümüzde artık özellikle tahliye süreçlerinin çok uzamasından kaynaklı mülk sahipleri tahliye taahhütnamesi almadan kiralama yapmıyor. Aynı gün alınan tahliye taahhütnamesi de geçerli olmuyor. Biz de buna şart koyarak yani mülk sahibi için bir kira dönemi içerisinde iki kiranın ödenmemesi kaydı gibi şartlarla kiracıyı korumaya çalışıyoruz. Tabii ki kiralanma gününde tahliye taahhütnamesi veriliyorsa bu sefer kiracının anahtarı almak amacıyla bunu verdiğini kabul ediyoruz. Bir baskı oluşturduğunu ve özgür iradesiyle karar vermediğini kabul ederek taahhüdün geçersiz olduğuna karar veriliyor” dedi.