İşler, şunları söyledi:”2024 yılı sezon başında umutlarımız vardı, iyi bir rezervasyon akışı vardı. Fakat haziran ayından itibaren ciddi bir düşüş yaşamaya başladık. Bunun en büyük sebeplerinden biri Türkiye’deki enflasyonist ortam. ÖTV gibi yan vergilerin çok yükselmesi ve karşılığında da rekabetçi ortamda Avrupa’daki rakiplerimiz ve diğer ülkelere göre pahalı kalmamızın büyük bir dezavantajını yaşıyoruz.
2024 yılında belki Türkiye’ye 60 milyon turist gelecek ama bunları çoğu kayıt dışı olarak gelecek. Çünkü ikinci konut dediğimiz rezidans ve villaları tercih ediyorlar. Kayıt altındaki olan otellere gelmiyorlar. Maalesef burada da otellerin ciddi bir şekilde doluluklarında düşüş görüyoruz. Bu kayıt dışılığın bir an önce önünün alınması lazım. İkinci konut ve rezidansların denetlenmesi lazım ki eşit bir vergi dağlımıyla herkesten doğru vergi alınsın.
Hepinizin bildiği gibi özellikle ihracatçılarla beraber yerinde hizmet yapan turizm sektörü döviz odaklı satışlar yapıyor. Bir yanda enflasyonist ortamdaki bu maliyetler artarken diğer taraftanda iç pazarda beyaz yakalı diye tabir ettiğimiz insanlar alım güçleri düştüğünden dolayı 10 gün yerine 5 gün, 5 gün yerine 2 gün tatile çıkmaya hatta tatillerini iptal etmeye başladılar. Turizmcinin tek elinde kalan şey; yurt dışına sattığı dövizle olan girdileridir. Tabii ki döviz de baskılandığı, normal seyrinde gitmediği için… Bize göre doların 38-40 bandında olması gerekiyor. Turizmci bu sene istediği kârlılıkları, istediği hedefleri yakalayamayacak. Her ne kadar Türkiye turizmi 60 milyon turisti yakalıyor gibi yarın bir gün deklare edilse de aslında içi boş olacak. İçinde hem devlet vergi almamış olacak. Hem de kayıt dışılığa göre bir kazanç olmuş olacak. Hem de gerçek kayıt içinde olan, vergilerini ödeyen dürüst, basiretli tacir olan biz turizmciler ise bu noktada daha az kazanmış olacağız ve haksız rekabetten dolayı da zarar görmüş olacağız.
‘238 TANE TESİSİN KONKORDATO İLAN ETTİĞİ TAM ANLAMIYLA DOĞRU DEĞİL’
Ege’deki turizm tesislerinin boş olduğunu ve vatandaşların tatil için kiralık villa ve rezidansları tercih ettiğini de aktaran İşler, “Çünkü vatandaşlarımızın birçoğu ikinci konut kiralıyor. Onlar da haklı. Çünkü bunlar denetlenmediği için bunların maliyetleri ve giderleri düşük, daha uygun fiyatlarla alıyor. Ama turizmde bu konuda ciddi bir açık var. Sahada denetimsizlik var. Sahada vergisini ödeyenler, ödemeye arasında bir ayrım yok. Daha çok şu anda hükümet kayıt içinde olanları denetliyor. Kayıt dışı kalanları daha fazla denetleseler daha çok gelir elde eder bu da Türk toplumununun refahını ve konforunu sağlar. Burada ciddi bir haksızlık yapılıyor. Sürekli kayıt içindeki olanlar denetime tabi tutuluyor. Bizim buna itirazımız yok, yapılsın. Ama bunlara gösterilen hassasiyet kadar lütfen biraz da kayıt dışındaki olanlara gidilsin ve bu haksız rekabet ortadan kaldırılsın. Bugün biz belgeli tesisler Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlıyız ve kayıt içindeyiz. Ancak yasamız çıktı ve bu yasaya göre de kim konaklama işi yapıyorsa Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan bir belge almak zorunda. Online sitelerde bu belge numarasını vermek zorundalar. Hani kim denetliyor? İçişleri Bakanlığı’na gidiyorsunuz ‘benim yetkimde değil’ diyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na gidiyorsunuz ‘ben bu yetkiyi tanıdım’ diyor. Sahada bu işe sahip çıkan devletin kurumları yok. Turizmciler mağdur, bunun karşılığında kayıt dışı davrananlar en kârlı çıkanlar. Yasa da çıktığı halde neden denetlenmiyor, neden şartlar eşitlenemiyor? Biz gerçek turizmciler olarak denetlenmeye karşı değiliz. Ancak kayıt içinde olan bizler kadar kayıt dışındaki olanlara da temas edilmesi ve haksız rekabetin ortadan kaldırılmasını istiyoruz” dedi.
Turizmcilerin sezon sonunda tesislerini yenilemek için uygun kredi bulmazsa yatırım yapamacağını da ifade eden İşler, şunları kaydetti:”Bu sene turimci para kazanamayacak görüldüğü üzere. Çünkü turizmci ayakta kalmak için fiyatlarını aşağı indiriyor. Bunun karşılığında da piyasalarda bankalara gittiğimizde kimse size kredi vermek istemiyor. Verenler de zaten yüzde 60-70’ten aşağıya bir kredi tanımıyor. O da limitli oluyor. Turizmcinin kış geldiği zaman yenilemesi gerekenler var. Fiyat düşürmemesi için rekabetçi ortamda ‘renovasyon’ dediğimiz kışın yenilemelerini yapıp yazın müşterisine hizmet vermek zorunda. Bu durumda turizmciye gelirlerinden, kârlılığından bu sene baya düşüş olacağı için kredi almak zorunda kalacak. Ama bugün Eximbank’tan kredi almak çok zor. Aynı şekilde bankalardan kredi almak çok zor. Eğer Türk turizmi 2024’ün eylül, ekim ayından itibaren gerek Eximbank kanalıyla, gerekse bankalardaki özellikle güneş enerji sistemi yatırımlarına göre, enerji kaynağındaki yeni inovatif dönüşümlere açık verecek krediler verilmezse veya tesisleri yenilemek için yeni kredi imkanları ve fırsatları düşük faizle verilmezse Türk turizmcisi için yatırım yapmayacaktır. Bu durumda hem Türk ekonomisi bu yatırımların ekonomi içinde dönmemesinden dolayı hem de yenilenmediğinden dolayı hem önümüzdeki sene fiyatlarını düşürmek zorunda kalacak. Hem de önümüzdeki sene müşteri memnuniyetsizliği artacaktır. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Bugünden sesleniyoruz. Lütfen bize eylül, ekim aylarına kadar bir çözüm bulun ve bir an önce turizmcinin kredibilitesini açın. Eximbank ve diğer kurumlardan özellikle ve özellikle bizim elimizin açılması konusunda faiz politikalarını gözden geçirmeleri lazım. Yoksa 2024’teki yaşadığımız bu sancıyı biz değil tüm Türkiye yaşamış olacak. 2025 yılı Türk turizm için bu şartlar altında bir kabusa dönecektir.
Hepinizin bildiği gibi 60 tane yan sektörü besleyen turizm sektörü aynı zamanda her otele bin 250 çeşit kalem ürün girmektedir. Eğer Türk turizmcisi hapşırırsa inanın ki Türkiye bu konuda grip olacaktır. Türk turizmi bu konuda eğer bir mağduriyet yaşarsa bu sadece Türk turizmiyle sınırlı kalmayacaktır. 60 tane yan sektöre sirayet edecektir. O zaman biz gerçekten ekonomik olarak daha başka şeyleri konuşuyor olacağız. Bugüne kadar ülke ekonomisinin bel kemiği olan, döviz ve istihdam kaynağı olan turizm sektörü şu anda sancılı günler yaşıyor. 2024’ün yıl sonunu nasıl getireceğimizi bilemiyoruz. Bu yanlış uygulamalardan dolayı 2025’de böyle girersek 2025 Türk turizmi ve ülke ekonomisi için bir kabus yılı olacaktır.”
Bir başka sebebi ise Avrupa şampiyonası. Özellikle Avrupalılar rezervasyonlarını geciktirdiler. Orada yaşayan gurbetçi diye tabir ettiğimiz vatandaşlarımız da işleri güçleri olduğu için özellikle haziran ve temmuz rezervasyonlarını iptal ettiler, ötelediler. Bizim için 2024 yılı mayıs ayı başında bir umut vaatederken haziranda, temmuzda bir kabusa döndü, rezervasyonlarımız çok ağırlaştı ve yavaşladı. Tabii Türkiye bu durumda aksiyonlar vermek zorunda kaldı ve indirimlere gitti. Maalesef ki bu indirimler turizmcinin cebinden çıkıyor. Çünkü alt tarafta baskılanıyoruz. Sürekli olarak bir maliyet artışı var. Piyasada döviz artmadığı halde sürekli olarak maliyetlerde artış var. Elektriğe yüzde 38 zam geliyor. Yerel yönetimler suya yüzde 100 zam yapıyor. Ulaşımda belediyeler zam yapıyor derken bu baskıyı ister istemez yiyoruz ve enflasyonla mücadele şu anda tam anlamıyla başarılı gitmiyor. Turizmci de oteli boş kalacağına erken rezervasyon fiyatlarına inmek zorunda kaldı. Aradaki makası da maalesef şu anda turizmce göğüslemek zorunda kalıyor.
Bodrum’da otellerin konkordato ilan ettiği iddialarına ilişkin de açıklamalarda bulunan İşler, “Bu açıklanan son beş yıl içinde olandır. Her sektörde olduğu gibi turizm sektöründe de konkordato ilanları var ama şişirilmiş rakamlardır. Turizm sektöründe konkordato konusunda 238 tane tesisin konkordato ilan ettiği tam anlamıyla doğru değil. Ama Türkiye turizmi bu şekilde gidecek olursa bu haberin doğru olacağından kimsenin kuşkusu olmasın” dedi.