Ekonomim’den Elif Karaca’ya konuşan Grafe, “Yatırımcılar henüz enflasyonun sürdürülebilir bir şekilde düşeceğine dair güven duymuyor ve bu nedenle daha uzun vadeli varlıklarda pozisyon alma konusunda isteksizler” dedi. TCMB Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay’ın Reuters ile söyleşisinde şu anda faiz indirim döngüsünün değerlendirilmediğini belirtmesine rağmen TCMB’den eylülde faiz indirimi beklediklerini belirten Grafe, küresel ekonomiye ilişkin beklentilerini de paylaştı.
Daha önceki not artırımları ve FATF’nin gri listesinden çıkarılmasının ardından son olarak Moody’s de Türkiye’nin kredi notunu 2 kademe birden yükseltti. Türkiye ile ilgili bu son olumlu gelişmelerin yabancı yatırım girişini hızlandıracağını düşünüyor musunuz?
Moody’s’in not artırımı, diğer kredi derecelendirme kuruluşları da dahil olmak üzere son dönemde yapılan analizlerin ve piyasanın fiyatladığı durumun bir teyididir. Bizce de olumludur ancak sermaye girişlerinin artması için tek başına o kadar önemli değil. Yatırımcıların Türkiye’ye olan ilgisi kesinlikle arttı. Ancak bu yıl tahminen yaklaşık 30 milyar dolarlık portföy girişi olmasına rağmen, bunların büyük bölümü kısa vadeli yatırımlardan oluşuyor. Türkiye’de yapılan anketlerin ve Moody’s not artırımında etkili olan koşulların da gösterdiği gibi döviz likiditesi konusundaki endişeler azaldı ve mevcut faizlerde TL çok cazip. Yatırımcılar henüz enflasyonun sürdürülebilir bir şekilde düşeceğine dair güven duymuyor ve bu nedenle daha uzun vadeli varlıklarda pozisyon alma konusunda isteksizler. Daha sürdürülebilir bir yabancı sermaye girişini tetikleyecek olan şeyin enflasyondaki düşüş olduğunu düşünüyoruz.
Son dönemde TCMB’nin önümüzdeki aylarda faiz indirimlerine başlayabileceği yönündeki tartışmalar arttı. Goldman Sachs olarak yakın zamanda faiz indirimi bekliyor musunuz?
Eylül ayında 100 baz puanlık ilk faiz indirimini öngörüyoruz ve bunu dördüncü çeyrekte 900 baz puanlık indirim izleyebilir. Ancak, indirim döngüsünün eylülde başlatılması, o zamana kadar hanehalkı enflasyon beklentilerinin önemli ölçüde düşmesine bağlı. Biz ekonomistler bunun olası olduğunu düşünüyoruz ancak doğal olarak başkalarının düşüncelerinin nasıl evrileceğini tahmin etmek zor. Eylül ayında yıllık bazda enflasyonun %44’e inmesini bekliyoruz ve dolayısıyla basit %50’lik ve yıllık bileşik %64’lük bir politika faiziyle reel faiz oranları çok yüksek olacak. Bu görüşe ilişkin riskin çoğunlukla Türk halkının enflasyon beklentileriyle ve TCMB indirimlere başladığında mevduat tabanında bir miktar yeniden dolarizasyon riskiyle ilgili olduğunu düşünüyoruz.
TCMB Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay, Reuters ile söyleşisinde şu anda faiz indirim döngüsünün değerlendirilmediğini söyledi. Bu açıklamaya rağmen eylüle ilişkin indirim beklentinizi koruyor musunuz?
Evet, Akçay’ın her zamanki gibi çok mantıklı olan yorumlarını okudum. Faiz indirimi tahminimiz gerçekten de eylül ayına kadar enflasyon beklentilerinin yeterince ayarlanmış olmasına bağlı. Ancak hayır, bu aşamada tahminimizi değiştirmeyi düşünmüyoruz.
Türkiye’nin yüksek enflasyonla mücadelesinde önemli bir yol katettiğini düşünüyor musunuz? Enflasyonun seyrine dair beklentileriniz neler?
Ne yazık ki geçen yılın son çeyreğinde kaydedilen ilerleme, beklentiler bir kez daha yerinden oynatıldığı için 2024’ün birinci çeyreğinde kısmen boşa çıktı. Ocak ayında asgari ücrette yapılan büyük artış, yıl ortasında daha fazla artışın takip edeceği beklentisinin oluşmasıyla yanlış yorumlandı ve pek çok kişi yerel seçimlerden sonra TL’nin genel seçim sonrası dinamiklere benzer şekilde değer kaybedeceğine inanıyordu. Bu, politika yapıcıların stratejiye bağlı kalmasına ve aslında TCMB’nin yerel seçimlerden önce faiz oranlarını daha da artırarak sinyali güçlendirmesine rağmen gerçekleşti. Türk halkının şüpheciliği anlaşılabilir ancak bu talihsiz bir durum. Enflasyonu düşürmek için gereken maliyet, yani fedakarlık oranı, politika yapıcıların rehberliğine inanma konusunda daha isteksiz haneler ve şirketler arttıkça yükseliyor. Sorunuza yanıt olarak, hükümetin ve TCMB’nin gerekli zemini hazırladığını düşünüyoruz ancak enflasyonu istikrara kavuşturmada önümüzdeki iki çeyrek dönemin kritik olacağına inanıyoruz.