Geçtiğimiz yıllarda 0.5 gibi düşük faiz oranları ile ev sahibi olma fırsatını yakalayan vatandaşlar, son 3 yılda yaşanan ekonomik zorluklarla birlikte bu hayallerinden uzaklaştı. Türkiye’de ev sahipliği oranı, 7-8 yıl önce yüzde 63 iken, günümüzde bu oran yüzde 56 seviyelerine geriledi. Yüksek enflasyon ve artan fiyatlar, birçok insanın sadece ev almak değil, temel ihtiyaçlarını karşılamasını bile zorlaştırdı.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın enflasyonla mücadele çerçevesinde uyguladığı zam politikaları, gelirleri düşük olan kesimlerin alım gücünü daha da azalttı. Ekonomist Mert Başaran’ın belirttiği gibi, insanların ev alımında yarım yarım, çeyrek çeyrek modeline yönelmesi, bu yeni ekonomik düzenin en bariz göstergelerinden biri.
Son dönemde bazı inşaat şirketleri, geleneksel alım yöntemlerinin yetersiz kaldığı bu dönemde, “paylı gayrimenkul satışı” adı altında yeni kampanyalar başlattı. Bu sistem, insanların bir evi ortaklaşa satın alabilmesini sağlıyor. Örneğin, 10 milyon lira değerindeki bir gayrimenkul, 10 paya bölünebiliyor. Böylece daha az bütçeye sahip kişiler, birlikte hareket ederek ev sahibi olabiliyorlar.
Bu model, özellikle genç kesim ve düşük gelirli aileler için büyük bir fırsat sunuyor. Konut sahipleri, ileride paylarını veya haklarını satma ya da kiralama imkânı da bulacak. Böylece hem yatırımcılar hem de konut sahibi olmayı hayal edenler için alternatif bir finansman modeli ortaya çıkmış oluyor.
Mert Başaran, sosyal medya paylaşımlarında bu gelişmeyi dikkat çekici bir şekilde ele aldı. “Artık insanlar ev almak için parça parça bir araya geliyor,” diyen Başaran, bu yeni modelin büyük inşaat şirketleri tarafından da benimsendiğini vurguladı.