“Enflasyon yükselirken faizi artırmak yerine düşürdük. Bu durum, insanların tasarruf ederek enflasyonu kontrol edemeyeceklerini düşündürttü ve dolara, altına yönelmelerine sebep oldu. Tüketim mallarına yönelik talep ise geniş bir yelpazeye yayıldı.”
“Tüketim harcamaları ve ithalat düşerse, bunlar üzerinden alınan dolaylı vergilerin tahsilatı da azalır. Bu durum, 2,2 trilyon lira olarak revize edilen bütçe açığı hedefinin yakalanmasını zorlaştırabilir.”
Son olarak, Mahfi Eğilmez, “Bugünkü durumda ‘enflasyonu ne pahasına olursa olsun düşürelim’ diyenlerin en azından yılsonuna kadar etkili olacağını söyleyebilirim. Bunu da kamu sektöründeki 25 yıllık tecrübeme dayanarak ifade ediyorum” şeklinde konuştu.
“Tüketim taleplerinin kısılmasıyla birlikte, üretilen malların satışı da düşüyor. Bu durum, üretimin azalmasına ve dolayısıyla ekonomik büyümenin yavaşlamasına yol açıyor. Böylece talep kaynaklı enflasyon düşerken, kur dalgalanmalarının maliyet kaynaklı enflasyon üzerindeki baskısı da azalıyor.”
Eğilmez, piyasalardaki durumu değerlendirirken, “Enflasyon düşerken üretim de azalıyor. Bu süreçte ‘enflasyonu ne pahasına olursa olsun düşürelim’ diyenler ile ‘büyümeden vazgeçersek vatandaş desteğini kaybederiz’ diyenler arasındaki çatışma büyüyecektir” diye uyardı.
Eğilmez, tüketim talebindeki düşüşün üretim üzerinde olumsuz etkiler yarattığını ve ithal girdi kullanımının da azaldığını kaydederek, “Yılın başında yüzde 4 açık vereceği öngörülen cari dengenin, artık yüzde 1,5 civarında bir açık vermesi bekleniyor” şeklinde bilgi verdi.