TCMB Başkanı Dr. Fatih Karahan yönetiminde uygulanan etkili iletişim stratejisi ve faiz artırımları, hem yurt içinde hem de yurt dışında TL varlıklara olan talebi artırdı. Merkez Bankası’nın fiyat istikrarı konusundaki kararlılığını yansıtan adımlar, dezenflasyonist sürecin başlayacağına ilişkin beklentileri güçlendirirken, TL’ye artan ilgi, TCMB uluslararası rezervlerine de yansıyor.
Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye olan ilgisi de artmaya devam ediyor. Özellikle uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin kredi notunu artırmaları, yabancı yatırımcıların tahvil talebini olumlu etkiledi. Fitch Ratings ve Standard & Poor’s (S&P), Türkiye’nin kredi notunu “B”den “B+”ya yükseltirken, Moody’s’in de benzer bir adım atması bekleniyor.
Türkiye’nin kredi risk primi (CDS), son 1 yılda yaklaşık 450 baz puan gerileyerek 261 baz puana düştü. Bu düşüş, Türkiye ile diğer gelişmekte olan ülkeler arasındaki CDS farkını 98 baz puana kadar indirdi. Bu olumlu gelişmeler, TL varlıklara olan ilgiyi artırırken, yurt dışı yerleşiklerin Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) stokunda da artış yaşandı.
Ekonomi yönetiminin attığı adımlar, enflasyon beklentilerinden cari açığa kadar birçok göstergede iyileşme sağladı. 12 ay sonrası enflasyon beklentisi yüzde 33,2’ye, gelecek yıl sonu enflasyon öngörüsü ise yüzde 25,61’e geriledi. Mart ayı verilerine göre yıllıklandırılmış cari açık 31,2 milyar dolara düştü.
Mayıs ayında açıklanan verilere göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) aylık yüzde 3,37, yıllık yüzde 75,45 arttı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyon verilerine ilişkin yaptığı açıklamada, enflasyonda “en kötüsünün” geride kaldığını belirtti. Şimşek, “Enflasyonda kalıcı düşüş haziranda başlayacak. Yıllık enflasyon yüksek ihtimalle üçüncü çeyrek sonunda yüzde 50’nin altına gerileyecek.” ifadelerini kullandı.