Zorunlu karşılıklar, bankaların Merkez Bankası’nda tutmak zorunda olduğu belirli bir miktar para olarak tanımlanıyor. Bu uygulama, bankacılık sisteminin istikrarını sağlamak ve riskleri kontrol altında tutmak amacıyla kullanılıyor. Kaldıraç oranı ise bankanın sermayesinin, risk ağırlıklı varlıklarına oranını gösteren bir ölçüt.
Daha önceki uygulamada, bankaların kaldıraç oranı belirli bir seviyenin altına düştüğünde, ek zorunlu karşılık tutmaları gerekiyordu. Bu da bankaların kredi verme kapasitesini kısıtlayan bir faktör olarak karşımıza çıkıyordu. TCMB’nin yeni kararıyla birlikte, bankalar artık bu ek yükten kurtulmuş olacak.
Kredi hacminin artması: Bankaların ellerindeki kaynakları daha rahat kullanabilmesi, kredi hacminde artışa yol açabilir. Bu da ekonomik aktiviteyi canlandırabilir.
Faiz oranlarında düşüş: Kredi arzının artmasıyla birlikte, faiz oranlarında aşağı yönlü bir hareketlenme görülebilir. Bu durum, tüketici ve yatırımcı kredilerinin daha uygun koşullarda kullandırılmasına olanak tanır.
Bankacılık sektörünün güçlenmesi: Ek zorunlu karşılık yükünden kurtulan bankaların sermaye yapıları güçlenecek ve risklere karşı daha dayanıklı hale gelecektir.
Merkez Bankası’nın bu kararı, ekonomik büyümeyi desteklemek ve finansal istikrarı güçlendirmek amacıyla atılmış bir adım olarak yorumlanıyor. Özellikle son dönemde yaşanan ekonomik dalgalanmalar ve kredi maliyetlerindeki artış göz önüne alındığında, bu kararın bankacılık sektörü ve reel ekonomi üzerinde olumlu etkileri olması bekleniyor.
TCMB’nin aldığı bu önemli karar, 21 Haziran 2024 tarihinden itibaren geçerli olacak.