Mahmut Şahin’in ifade ettiği gibi, bu 7 bin TL’lik sınır, aslında nakit kullanımının sonunu getirecek uzun vadeli bir planın ilk adımı. Şahin, zamanla bu sınırın 5 bin TL’ye, ardından 2 bin 500 TL’ye kadar indirileceğini ve nihai hedefin, tüm alışverişlerin dijital platformlar üzerinden yapılması olduğunu dile getiriyor. Bu, yalnızca büyük alışverişler değil, daha küçük harcamalar için de nakit para kullanımının ortadan kalkacağı anlamına geliyor. Şahin’in açıklamalarına göre, bu yeni düzenlemenin sadece bir finansal kontrol değil, aynı zamanda tüketicileri dijital sistemlere tamamen bağımlı hale getirme çabası olduğu öne sürülüyor. Şahin, bu uygulamanın, insanların nakit paraya olan erişimini kısıtlayarak, yaşamlarını tamamen dijital bir platforma taşımanın yolunu açtığını düşünüyor.
Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yapılan açıklamalarda bu düzenlemenin vergi kaçakçılığını ve kayıt dışı ekonomiyi önleme amacı taşıdığı belirtilse de, Şahin bu argümanın inandırıcı olmadığını ifade ediyor. Ona göre, yıllardır vergi kaçakçılığına karşı etkili bir çözüm üretilemediği halde, bu sorunun sadece nakit paranın ortadan kaldırılmasıyla çözüleceği düşüncesi oldukça zayıf bir gerekçe. Örnek olarak, bir tüketicinin nakit parayla 20 bin TL’lik bir buzdolabı alamayacağı ve bunun sadece kartla ödenmesi gerektiği belirtiliyor. Şahin, bu açıklamanın, buzdolabı gibi büyük eşyaların faturasız ve kaçak olarak satıldığına dair bir ima olduğunu söylüyor. Ancak, bu tür bir çözümün vergi kaçakçılığını bitirmekten çok, vatandaşları dijital finansal sistemlere zorla entegre etme planı olduğunu savunuyor.
Nakit paranın kaldırılması, yalnızca bir başlangıç. Şahin’e göre, nakit kullanımının sona ermesinin ardından devreye girecek bir sonraki adım, dijital harcamalar üzerinden vatandaşlık puanı uygulaması olacak. Bu sistemde, harcamalarınız belirli bir limite ulaştığında, bankadaki paranız olsa bile harcamanıza izin verilmeyecek. Bunun yanı sıra, karbon ayak izi sınırlandırması gibi çevreci söylemlerle, vatandaşların yaşam tarzı kısıtlanmaya başlanacak. Ancak Şahin, bu çevreci yaklaşımın bir aldatmaca olduğunu, asıl hedefin insanları dijital sisteme tamamen bağımlı hale getirmek ve küresel güçlerin kontrolü altında bir yaşam düzenine sürüklemek olduğunu iddia ediyor. Bu senaryoda, vatandaşlar, dijital sistemlerin izni dahilinde hareket eden ve her türlü ekonomik faaliyetleri kayıt altına alınan bireyler haline gelecek.
Şahin, nakit paranın kaldırılmasının toplumsal ve ekonomik anlamda ciddi sonuçlar doğuracağını belirtiyor. Bu dönüşüm, yalnızca finansal sistemde bir değişiklik yaratmakla kalmayacak, aynı zamanda yüz binlerce insanın işsiz kalmasına neden olacak. Özellikle nakit paranın döndüğü sektörlerde çalışanlar ve küçük esnaf, bu yeni dijital sisteme ayak uydurmakta zorlanacak. Şahin’e göre, dijitalleşmeyle birlikte iş gücüne olan ihtiyaç azalacak ve bu durum, geniş bir kesimi işsizliğe sürükleyecek. Şahin ayrıca, bu dönüşümün küresel bir planın parçası olduğunu ve dünyayı nakitsiz, mülkiyetsiz ve cinsiyetsiz bir toplum hedefleyen güçlerin Türkiye’yi bu plana dahil etmeye çalıştığını iddia ediyor.