Tüketici güveni birçok ülkede henüz salgın öncesi seviyelere ulaşmamış olsa da enflasyondaki düşüş reel hane halkı gelir artışı ve harcamalarını destekliyor. İş gücü piyasası üzerindeki baskılar hafiflemeye devam ederken, işsizlik genel olarak düşük seyrediyor.
Reel faiz oranları kısıtlayıcı kalmaya devam ediyor ancak düşük nominal getiriler, faize duyarlı konut ve kredi piyasalarında bazı erken canlanma işaretleri yaratıyor. Hizmet sektörlerinde süren baskılara rağmen birçok gelişmiş ve gelişmekte olan piyasa ekonomisinde manşet enflasyon hedef seviyeye döndü.
Bu kapsamda OECD, küresel ekonomik büyümenin bu yıl yüzde 3,2, 2025 ve 2026’da yüzde 3,3 olacağını tahmin ediyor. Böylece, dünya ekonomisinin gelecek 2 yılda genel olarak stabil bir büyüme seviyesini koruması bekleniyor.
OECD, mayısta yayımladığı Ekonomik Görünüm Raporu’nda, küresel ekonomik büyümeyi bu yıl ve 2025 için sırasıyla yüzde 3,1 ve yüzde 3,2 olarak öngörmüştü.
Kurum, eylülde yayımladığı geçici ekonomik görünüm raporunda da küresel ekonominin bu yıl yüzde 3,1 büyüyeceğini tahmin etmiş, 2025’e ilişkin öngörüsünü de yüzde 3,2 olarak belirlemişti.
Böylece OECD, her iki yıla ilişkin büyüme öngörüsünü önceki tahminlerine göre, yüzde 0,1 yukarı yönlü revize etti.
Bu yıl ABD ekonomisinin yüzde 2,8 ve 2025’te yüzde 2,4, Çin ekonomisinin ise sırasıyla yüzde 4,9 ve yüzde 4,7 büyüyeceği tahmin ediliyor.
OECD, ticarette korumacı politikalarda artışa ilişkin uyarıda bulundu. Ticaret politikası belirsizliği son yıllarda artarken, büyük ekonomiler tarafından uygulanan bu ithalatı kısıtlayıcı önlemlerin sayısında süregelen bir artış gözleniyor.
Küresel ticaret kısıtlamalarının artması ithalat fiyatlarını yükseltirken, işletmeler için üretim maliyetlerini artırma ve tüketiciler için yaşam standartlarını düşürme riski oluşturuyor.