İşte, Prof. Dr. Gökten’in çok çarpıcı bilgiler içeren “Yabancı Esas Voleyi Tahvilden Vuracak!” başlıklı o makalesi:
“Yurt içi yerleşikleri ikna edemeyen ve enflasyonun ineceğine ilişkin beklentileri nomalleştiremeyen ekonomi yönetimi tüm çabasını ve dikkatini yurt dışı finansal kesim üzerine yoğunlaştırmış durumda.
Yabancı iknası üzerine kurulu bir iletişim güdülüyor. Neden? Çünkü döviz lazım…
Öyle ki, yurtdışından ardı arkasına yüzeysel olumlu raporlar geliyor.Yüzeysel olumlu diyorum çünkü hiçbiri hane halkının refahıyla, ihracat kalitesinin artırılmasıyla, yapısal reformlarla ilgili kelam etmiyor.
Dertleri varsa yoksa sıkılaşma, maliye politikası adı altında vergi gelirlerinin artırılarak bütçede faiz dışı fazla temin edilmesi ve o çok beklenen faiz indirim süreci.
İyi de neden dikkatleri burada?
Çünkü finans kesiminin nihai amacı servetini yani cebindeki parasının değerini maksimize etmektir.
Hayat kalitesi optimizasyonunu hedefleyen ekonomi, yani sefalet umurlarında olmaz.Hatta pişkin pişkin sefalet için şöyle derler: Türkiye’de olumlu bir maliyet ortamı var.Meali şudur, ‘Karın tokluğuna adama çalıştırıyoruz!’.
Diğer bir ifadeyle kırmızı et yiyemeyen halk, geçinemeyen emekli, iş bulamayan gençler kısacası dar gelirli ve fakir umurlarında olmaz.
Onların penceresinden haksız da sayılmazlar. ‘Bana ne derler!’ Çünkü paraları şu an bizim için önem arz ediyor ve onlar da istedikleri nemayı almak derdindeler. Dedim ya bakış açıları ekonomi değil, finanstır.