Düşük borçlanma maliyetlerinin altın üzerindeki olumlu etkisi dikkat çekerken, bu yıl merkez bankalarının güçlü alımları ve Orta Doğu ile Ukrayna’daki jeopolitik gerilimlerin desteğiyle altın fiyatları yüzde 30’un üzerinde bir artış yaşadı. Kamala Harris ve Donald Trump arasındaki çekişmeli ABD başkanlık seçimleri de yatırımcıları belirsiz bir ortamda altına yöneltiyor.
Saxo Bank’tan Ole Hansen, 5 Kasım’daki ABD seçimlerinin altın piyasasında büyük bir risk oluşturabileceğini ve seçim sonrası ons başına 100 dolar düzeyinde bir düşüş yaşanabileceğini ifade ediyor.
Öte yandan, Goldman Sachs’ın da altın fiyatlarına yönelik uzun vadeli tahminlerini aşağı yönlü revize ettiği görüldü. Banka, 2025 yılı sonu altın fiyat tahminini 3.080 dolardan 3.000 dolara çekti ve ortalama fiyat beklentisini de 2.973 dolardan 2.906 dolara düşürdü. ABD’nin finansal yaptırımları ve devlet borçlarına yönelik endişelerle merkez bankalarının altına olan talebinde yaşanan artışın, piyasalarda altının önemini daha da pekiştirdiği ifade ediliyor.
Banka ayrıca, Fed’in politika faizini 2025’in ortalarına kadar yüzde 3,25 – yüzde 3,50 seviyelerine düşüreceğini öngörüyor ve bu doğrultuda altına dayalı ETF varlıklarında yüzde 7 oranında bir artış bekliyor. Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi sonrasında altın talebinin beş kat artmasının da faiz oranları ile altın fiyatları arasındaki korelasyonu büyük ölçüde sıfırladığı vurgulanıyor. Goldman Sachs, seçimler sonrası altın pozisyonlarında bir miktar düşüş olasılığına rağmen, olası ticaret gerilimleri ve finansal risklerin, uzun vadede altını koruma aracı olarak destekleyeceğini belirtiyor.