Gürer, Ulusal Süt Konseyi’nin belirlediği fiyatların üreticiyi kurtarmadığını ve bazı bölgelerde üreticilerin sütlerini halen düşük fiyatlara satmak zorunda kaldıklarını belirtti. Türkiye genelinde hayvan varlığının son beş yılda 10 milyon civarında azaldığını belirten Gürer, süt üreticilerinin karşı karşıya kaldığı sorunları yerinde inceledi.
Hayvancılıkla uğraşan Nevzat Genişyürek, süt üreticilerinin yaşadığı sorunların sadece yüzeysel değil, derin ve yapısal olduğuna işaret etti. Genişyürek, maliyetlerin sürekli arttığını ancak süt fiyatlarının aynı oranda artmadığını belirtti. “Sütü verdiğimiz firmalar, bize kazanç sağlayacak düzeyde ödeme yapmıyor,” diyen Genişyürek, ülkenin tarım ve hayvancılık politikalarının köklü bir şekilde ele alınması gerektiğini savundu.
Süt üreticisi, 2011 yılında 1 litre sütten aldığı yem miktarını bugün de alabilmek istediğini belirterek, adil bir fiyat politikası talep etti. “Destek istemiyorum, 1 litre sütümle 1,5 kilo yem alabilmek istiyorum,” diyen Genişyürek, bu koşulların sağlanamaması halinde üreticilerin sektörde kalmasının zorlaştığını dile getirdi.
Türkiye’nin hayvancılıkta ithalata bağımlı hale geldiğini belirten Genişyürek, yerel üretimin desteklenmemesi halinde bu bağımlılığın artacağını ve gelecekte ciddi sorunlar yaşanabileceğini ifade etti. Özellikle düve ithalatının sürdürülebilir olmadığını vurgulayan Genişyürek, bu ülkelerin ileride düve ihracatını durdurması durumunda iç piyasanın nasıl düzenleneceğinin belirsiz olduğunu söyledi.
Genişyürek, geçmişte yaşanan benzer krizlerin bugünkü duruma işaret ettiğini belirtti. O dönemde de süt ineklerinin kesime gitmesi sonucu piyasada ciddi bir et açığı oluştuğunu ve et fiyatlarının hızla yükseldiğini hatırlattı. Şimdi benzer bir krizin yaşanması durumunda, piyasanın yine büyük zorluklar yaşayacağını ifade etti.