Niğde’de bazı bölgelerde patates hasadının erken başladığını belirten Gürer, “Niğde bölgesinde kışlık patates ekilir, patates üreticisi yazlık patates fiyatlarından mutlu değil. Kışlık patates için de fiyatların düşük oluşma kaygısı yaşanıyor. 1996 yılında bu ülkede 6,5 milyon ton patates yetişirken, günümüzde 5,5 milyon tona kadar patates üretimi düştü. Nüfus arttı, üretimi azaldı. Ama bunun yanında çiftçi patatesten para kazanmadığı zaman ekimden uzaklaşıyor, o yılda fiyatlar artıyor. Bu yıl patates var, beklenen fiyat şu an yok” değerlendirmesini yaptı.
Gürer’in konuştuğu Sami Akkoç isimli çiftçi, durumun kötü olduğundan ve maliyetlerin arttığından bahsetti. Akkoç, “Geçen yıl patatesin maliyeti kiloda 6 liraydı, 7-8 liraya satıldı. Bu yıl kilo da 10 liraya yükseldi. Şu anda patates 4-5 liraya satılıyor. Patatesi 13-14 sefer suluyoruz, elektrik maliyetleri arttı, yüzde 38 elektriğe zam yapıldı. Mazotu geçen yıl 21-22 liraya alırken bu sene 45 lira oldu. Şu an mazotu 44,5-45 liraya alıyoruz” dedi.
Akkoç, Jelly, Madeleine ve Orchestra benzeri 3-4 tohum çeşidini kullandıklarını belirtirken yerli patates tohumunun olmadığını belirten Gürer, “Niğde’de bu konuda çalışma yapan bir enstitümüz var. Onların patates tohumu üretme çalışmaları devam ediyor ama geniş ekilen patates hâlâ ithal tohum. İthal tohumdan da verime göre üretici hangisinden sonuç alırsa ona yöneliyor” dedi. Gürer’in ne zaman hasat yapılacağını sorması üzerine çiftçi, 20 Eylül’de başlayacağını belirtti. Gürer’in “Şu anda kaygılı mısınız” sorusu üzerine çiftçi Akkoç çok büyük kaygısı olduğunu kaydetti.
Durumun iç açıcı olmadığını belirten bir diğer çiftçi ise araba üstü satışın 5 lira olduğunu ancak üretim maliyetinin 10 lira olduğuna değindi. Gürer ise şunları söyledi:
“Buğdayda yine Toprak Mahsulleri Ofisi alıma giriyor, alım fiyatı belirliyor. Patateste tamamen tüccara mahkumsunuz. Şimdi şehirdeki vatandaş haklı olarak diyor ki, ‘Biz şimdi patatesi 20 liraya, 30 liraya nasıl alacağız?’ Üretici de diyor ki, ‘5 liraya satıyorum ama maliyeti 10 lira’. Üreten mutsuz, tüketen pahalı diyor. Bu işi planlaması gerekenler nedense bu işi değerlendirmiyor. Bir yıl çok olur, çöpe gider, bir yılı az olur, fiyatı artar. Bunun bir planlaması olması lazım. Üretilen ürün değer bulmadığı sürece artan girdi maliyetlerinden dolayı toprağı tohumla buluşturan çiftçi bu işlerden uzaklaşıyor. Böyle olunca da ithal patates dahi ülkeye getirilmek durumunda kalınıyor. Olması gereken; bugünkü ürün belli, bu ürünün fiyatının oturması için kamucu bir anlayışla olaya bakıp, başta Tarım Kredi Kooperatifleri olmak üzere siyasi iktidar, ‘Patatesin maliyetinin altında bir fiyat olduğunda ben senin yanındayım’ demesi gerekir. Çiftçiye bunu demediği sürece üretimdeki dalgalanmalar devam eder. Hangi bölgede hangi ürünler verim daha iyi alınacaksa, o ürün o bölgelerde yetiştirilmeli. Niğde patatesle anılıyor çünkü Türkiye’de patates üretiminde birinciyiz. Lahana üretiminde ikinciyiz, fasulye üretiminde birinciyiz, elma üretiminde üçüncüyüz. Tarım kenti Niğde’nin üreticisinin talebi şu: Ürettiğimden para kazanayım, ben bu işi sürdüreyim istiyorlar. Çünkü yapacak başka işleri de yok. Yani traktör var, tarla var, ne yapsın gelip üretim yapacak ama ürettiği üründen para kazanamıyor.”
Maliyetlerin çok fazla arttığına değinen bir diğer patates üreticisi Aziz Esenlik ise şöyle konuştu:
“Tohumu 20 liraya aldım, tarla kirasını 6 bin liraya tuttum, gübre desen ona keza, mazot desen ona keza. Yani gömdüğümüzü geri alamıyoruz. Bu sene ihracat olmazsa patates komple dökülür ve üretici bu tarladan geri çekilir. Yazlık patates de para kazandırmadı. Eğer yazlıklar depoya girerse kışlık da kazandırmaz. Yazlık patateslerin etkisi kışlık patateslere de vurur. Rafta vatandaş pahalı ürün alıyor. Nakliyesi var, mazot pahalı, işçilik pahalı. Bir işçi günlük bin liraya çalışıyor. Belki de biz işçi parasını zor ödeyeceğiz.”