GINA’nın gövdesi, metal alaşımlar ya da karbon fiberler yerine gergin, dayanıklı ve yarı esnek kumaş malzemeden üretilmiştir. Bu sayede araç, çeşitli senaryolara göre şekil değiştirebilme kapasitesine sahip olmuştur. Ancak, GINA hiçbir zaman seri üretime geçmedi. Buna rağmen, BMW’nin bu yenilikçi konseptten vazgeçmediği, yeni patent başvurularıyla ortaya konmuştur.
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü’ne (WIPO) yapılan son patent başvurusu, BMW’nin GINA ile ilgili çalışmalara devam ettiğini göstermektedir. Patent belgelerine göre, yeni teknoloji sayesinde kaput, değişen hava koşullarına ve sürüş dinamiklerine göre şekil alacak. Bu, hem aerodinamik performansı artıracak hem de sürüş güvenliğini üst seviyeye taşıyacak.
BMW’nin bu ileri teknolojiyle donatılmış otomobilleri, öncelikle motorsporları için tasarlanacağı öngörülüyor. Ancak, böyle bir teknolojinin seri üretime geçmesi durumunda, lüks otomobil segmentinde önemli bir yere sahip olması kaçınılmaz. GINA’nın fiyatı tahminen 1 milyon dolar civarında olacak, bu da onu sadece bir araç değil, adeta yürüyen bir servet haline getirecek.
Gelecek yıllarda otomotiv sektöründe karşımıza çıkacak olan bu tür teknolojiler, sadece sürüş deneyimini değil, aynı zamanda otomobillerin estetik ve işlevselliğini de yeniden tanımlayacak. BMW’nin GINA konsepti, bu yeniliklerin bir habercisi olarak tarihe geçerken, sürücülerin ve koleksiyoncuların ilgisini çekmeye devam edecek. Kim bilir, belki de bir gün GINA gibi otomobiller trafiğe çıkarak herkesin dikkatini çeker.