Sunumda artan veri miktarlarının “ağır iş yükü” getirdiği belirtilerek, “Hesap ucu ucuna yetişirken, kalkıp bir de bir anlatıcılığı olmayan fiyatlar hesaplamaktan vazgeçtik” ifadeleri kullanıldı. Bu ifade, sunumun karmaşık ve anlaşılması güç bir dilde yazıldığını gözler önüne serdi.
TÜİK’in sunumunda, toplam verinin yüzde 50’sinin dijital olarak toplanmasından dolayı veri miktarının kat kat arttığı vurgulandı. Ayrıca, her ayın üçüncü gününde enflasyon rakamları açıklamasının dünyada örneği olmadığı savunuldu. Sunumda, bazı ülkelerin enflasyon rakamlarını ayın 7’sinde, diğer ülkelerin ise ayın 10 ila 15’i arasında açıkladığı ifade edildi. Ayrıca, Türkiye’deki şirket karlarının enflasyonu yukarı çektiği belirtildi.
“Türkiye’de şirket kar artışları fahiş, yurtdışında değil” ifadesine yer verilen sunumda, TÜİK’in şeffaf bir kurum olduğu savunuldu. Sunumda iki olasılıktan bahsedilerek, “En şeffaf ülkelerin başındayız. 2 olasılık vardı, ya daha da şeffaflık (ki en şeffafız ve yetmiyordu) ya da daha az tartışma çıkaracak bir düzeye dönmek” ifadeleri kullanıldı.
Euronews’te yer alan habere göre; “Neden fiyat açıklamaktan vazgeçtik?” başlıklı bölümde, ürün fiyatlarının aylık ortalama fiyatları içerdiği ve bu nedenle de bir sonraki ayın başında cari durumu yansıtmayabileceği belirtildi. Mevsimsel geçişkenliği olan meyve-sebze ve giyim gibi ürünlerin cari durumu yansıtmayacağı vurgulandı. Ayrıca, 3-4 çeşit domatesin olması da “yanlış algılamaya sebep olan şeylerdi” şeklinde ifade edildi.
TÜİK Başkanı Erhan Çetinkaya, 9 Temmuz Salı günü basın mensuplarına yaptığı sunum sırasında “enflasyonun yüzde 75 olmasıyla yüzde 45 olması arasında bir fark olmadığını” söyledi. Çetinkaya, “Bu tartışılsın diye söylemiyorum ama enflasyonun yüzde 75 olmasıyla yüzde 45 olması arasında nasıl bir fark var bunu bir irdelemek lazım. Bana sorarsanız bir fark yok. Fiyatlar yine artıyor” diye konuştu.