TÜSİAD: 2001 krizinden çıkış, bugünkü enflasyonla mücadeleye ilham vermeli

TÜSİAD: 2001 krizinden çıkış, bugünkü enflasyonla mücadeleye ilham vermeli

Turan, enflasyonun reel kesim ve hanehalkları üzerindeki etkisinin giderek artığını vurgulayarak, “Enflasyonla mücadelenin gerektirdiği fedakarlıkların, hem reel kesimin hem de hanehalklarının dayanma gücünü zorlamaya başladığını görüyoruz. Bu nedenle, bu mücadelenin yalnızca para politikalarına dayanmaması, kamu kesimini de içine alacak şekilde bütüncül bir yaklaşımla yürütülmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

Turan, “TÜSİAD kurulduğundan beri ekonomik kalkınmayı odağına alır. Fakat ekonomik kalkınmanın yolu rekabetçi piyasa ekonomisinin kurum ve kurallarının yerleşmesinden geçer. Bu da insan hakları evrensel ilkelerinin, düşünce, inanç ve girişim özgürlüklerinin, laik hukuk devletinin, katılımcı demokrasi anlayışının sağlanmasından ayrı düşünülemez” ifadelerini kullandı.

“Ben de önümüzdeki önemli toplumsal ve ekonomik sorunları aşabilmek için demokratik süreçlerin işlerliğini korumanın önemini her fırsatta vurguluyorum” diyen Turan, “Çünkü, küresel jeopolitik rekabetin dünyaya büyük bir siyasal belirsizlik ve öngörülemezlik getirdiği bu dönemde, pusulamız demokrasi olmalıdır” ifadelerini kullandı.

Suriye’de yaşanan siyasi gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Turan, Esad rejiminin düşmesinin ardından yeni bir sürecin başladığını söyledi. Turan, “Yerel, bölgesel ve uluslararası düzlemdeki aktörler arasında var olan şiddetli çıkar çatışmaları sürecin bundan sonra nasıl evrileceğine ilişkin birçok belirsizlik ve öngörülemezlik yaratıyor. Suriye’nin sorunlarının çözülmesini ve istikrarın tesis olmasını temenni ediyoruz. Ancak, gelişmeleri yakından takip etmek gerekecek. Suriye’deki gelişmeler ülkemizi de yakından ilgilendiriyor. Dünyada terörden en çok etkilenen ülkelerden biriyiz. Terörün geri dönülmez bir şekilde gündemden kalkması elzemdir. Geçmişte defalarca sorunun çözümü doğrultusunda girişimlerde bulunuldu. Dünya örneklerine bakınca, somut demokratikleşme adımlarıyla pekişmeyen girişimlerin, kalıcı çözüm üretmediğini görüyoruz” diye konuştu.

“Temel hak ve özgürlüklerin ve hukuk devletinin garanti altına alınması konularında mesafe alınması gerekiyor” diyen Turan, konuşmasında belediyelere atanan kayyumlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Turan, “Son dönemde, görevden alınan seçilmiş yerel yöneticilerin yerine atanmış yöneticilerin getirilmesini toplumsal istikrar ve refah hedefiyle bağdaştıramadığımızı söylemiştik. Partilerimizin kayyım sorununu çözmek için başlattığı diyaloğun sorunun çözümüne katkıda bulunmasını umuyoruz. Ülkemizin dünyadaki siyasi ve ekonomik gücünü, demokrasisinin gücü ve hukuk devletinin sağlamlığı belirleyecektir” dedi.

“Son yıllardaki makroekonomik istikrarsızlık döneminin ardından uygulamaya geçilen rasyonel para politikaları neticesinde enflasyonla mücadelede yol kat etmeye başladık” diyen Turan, şunları kaydetti:

“Ancak enflasyon hala yüksek. Gelecek yıl için yapılan tahminler de esenliğe çıkmamız için daha zamana ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Bu süreçte sıkı para politikasının ve ekonomideki soğumanın devam etmesi enflasyonla mücadelenin bir parçası. Fakat enflasyonla mücadelenin gerektirdiği fedakarlıkların hem reel kesimin hem de hanehalklarının dayanma gücünü zorlamaya başlamış olduğunu da görüyoruz. Bu nedenle enflasyonla mücadelenin kamu kesimini de içine alacak biçimde sürdürülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Aksi halde, sadece para politikasına dayanan bir yaklaşım ile enflasyonla hızlı ve sonuç alıcı bir mücadele hem çok zor hem de tüm yükü reel kesimin ve hanehalklarının üzerine yüklüyor.

2001 krizi sonrasında uygulanan enflasyonla mücadele programını hatırlıyoruz. Bu süreçte maliye politikası para politikası ile büyük bir eşgüdüm içinde uygulanmıştı. Kamu maliyesi disipline edilmiş, kamu harcamaları, kamu açıkları ve kamu borç yükü azaltılmıştı. Aynı zamanda, siyasi rant amaçlı kullanılan KİT’ler özelleştirilmiş, kamu tekellerine son verilmiş, yoğun düzenleme altındaki alanlar serbestleştirilmişti. Yapısal reformlarla birlikte AB üyelik sürecinin gerektirdiği mevzuat uyumu da hızlandırılmıştı. Türkiye serbest piyasa ekonomisinin işlerliğini sağlamak doğrultusunda önemli bir mesafe kaydetmişti.

Exit mobile version