Yaşanan gelişmeler öncesi Merkez Bankası yeni yönetimi, göreve gelmesiyle birlikte rezerv artışına yönelik politikalar izlerken, dolara artan talep sonrası 22 Mart haftasında swap hariç net rezervler negatif yönde ilerleyerek eksi 65,1 milyar dolar oldu. Swap hariç net rezervde bir önceki hafta görülen seviye ise eksi 59,7 milyar dolardı.
Söz konusu gelişmelerle birlikte ANKA Haber Ajansı’na seçim sonrası dolar kurunu değerlendiren Ekonomist Erdal Sağlam, “Yerel seçimlerin sonucu ne olursa olsun, ekonominin sorunları sihirli bir değnek değmiş gibi, hemen çözülmeyecek. Piyasaların çok kırılgan bir dengede seyrettiği unutulmadan, gereken tedbirleri almak için, fazla beklenmeden, harekete geçilmesi gerekiyor” dedi.
Sağlam, “Mart ayındaki panik havası bize gösterdi ki; acil çözülmesi gereken sorunların başında kur artışları ve döviz rezervlerindeki erimenin durdurulması geliyor. Çünkü seçim öncesi, sürpriz faiz artışına rağmen, döviz ve altına hücum henüz tam olarak durdurulabilmiş değil. Bu hücumun devam etmesi döviz rezervlerinde, Mayıs seçimleri öncesindeki, dip noktalara inilmesine neden oldu. Rezervlerde kritik seviyelere düşüldüğü için Merkez Bankası, mecburen, Mart ayında kurlarda daha fazla artışa izin vermek zorunda kaldı. Mayıs seçimlerinden sonra yaşanan kur sıçraması ardından, ilk kez aylık bazda bu kadar yüksek kur artışı yaşandı. Mart’ta dolar kurundaki artış yüzde 4, euro kurundaki artış yüzde 4.8, dolayısıyla sepet bazında kur artışı yüzde 4.4 olarak gerçekleşti. Bu oranların Merkez Bankası’nın yılsonu için belirlediği yüzde 36’lık enflasyon hedefine uygun aylık kur artışlarının çok üzerinde olduğunu söylemeliyiz. Yüzde 36 hedefinin gerçekleşmesi için aylık kur artışının yüzde 2, en çok yüzde 2.5’da kalması gerekiyordu. Mart ayına kadar, genel olarak, bu seviyeler korundu ama dövizdeki talep artışı Mart’ta bu dengeyi bozdu. Kurlarda planlananın üzerinde yaşanan artışın enflasyonu olumsuz etkilediği çok açık. Beklentilerin Merkez Bankası’nın enflasyon hedefine yakınsaması ve enflasyonun daha fazla yükselmesini önlemek için, kur artışlarının aylık yüzde 2’lik artış sınırına çekilmesi gerekiyor. Bunun için ise döviz rezervlerinde yaşanan kanamanın artık durdurulması şart” ifadelerini kullandı.
“Ancak bunun başarılabilmesi için son dönemde altın ve dövize olan talebin durdurulması gerekecek” diyen Sağlam, “Seçimler tamamlandığında, kendiliğinden piyasalarda bir sakinleşme yaşanması beklenebilir. Ancak uluslararası yatırım bankası Goldman Sachs’ın hatırlattığı gibi; 2019 yerel seçimlerinde yaşanan bazı büyükşehir seçimlerine yapılan itirazlar sonucu seçimlerin tekrarlanması halinde, piyasalardaki tedirginliğin devam edeceğini belirtmek gerekiyor. Bu takdirde dövizdeki talep devam edeceği için kurlarda artış ve rezervlerde erimenin devam etmesi beklenebilir” dedi.
“Halbuki ekonomi yönetiminin ilk aşamada dövize olan aşırı talebi durdurması gerekiyor” diyen Sağlam, “Bunun için yüzde 50 politika faizine rağmen başarılamayan TL’ye dönüşün artık başlatılması, ekonomi yönetimine ve bundan sonra tavizsiz uygulanması gereken programa güvenin oluşturulması gerekecek” diye belirtti.
Sağlam, “Ekonomi yönetiminin bu amaçla yapması gereken işler düşünüldüğünde ilk akla gelen, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in seçimin hemen ertesinde ekonomide tavizsiz bir politika uygulanacağını belirtip, yeni uygulamanın en azından ipuçlarını vermesi gerekecek. Bu kapsamda kamuda yapılacak ciddi tasarrufların, gelir artışı için izlenecek yolun, kaba hatlarıyla da olsa, halka anlatılması şart. Bununla birlikte bir takvim çerçevesinde mevcut programın nasıl güçlendirileceği, alınması gereken yapısal tedbirlerin neler olacağı konusunda, fazla vakit geçirmeden detayların kamuoyuna açıklanması gerek. Bakan Şimşek’in seçimden sonra yapacağı ilk açıklamada, mutlaka artık programın tavizsiz uygulanacağı, uygulamada ödün verilmeyeceğini açık açık söylemesi gerekecek. Bakan Şimşek’in bazı kapalı toplantılarda gösterdiği kararlılığı, artık seçim bittiğine göre halka açık açık anlatması gerekecek” dedi.
“Bununla birlikte Merkez Bankası’nın seçimden sonra da, yeni faiz artışlarına gitmesi kaçınılmaz olabilir” diyen Sağlam, sözlerini şöyle sürdürdü:
Ayrıca rekor üstüne rekor kıran dolar kuru sonrası Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) reel sektör ve finansal sektör temsilcilerinden oluşan 70 katılımcı tarafından yanıtlanan 2024 Mart ayı anket sonuçlarına göre, katılımcıların yıl sonu dolar kuru beklentisi, 40,02 TL iken, bu anket döneminde 40,53 TL olarak kaydedildi.
Merkez Bankası’nın 12 ay sonrası dolar kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 41,15 TL iken, bu anket döneminde 42,79 TL olarak gerçekleşti.