Haberturk’te yer alan habere göre, daha önce su çiçeği hastalığı geçiren kişilerde bu virüs dorsal kök ganglionları olarak bilinen, omurilikte ağrı sinyallerinin iletilmesinden sorumlu duyusal sinir hücrelerinde inaktif şekilde yani uykuda kalır.
Vücutta uykuda olan varisella zoster virüsünün tekrar aktif olması ile ortaya çıkan ağrılı ve kabarcık şeklinde deri döküntüleri de zona hastalığı olarak adlandıırlır. Bu hastalık hem deriyi hem de sinirleri tutar.
Zona hastalığı, su çiçeği virüsü olan varicella-zoster’in, vücutta yıllarca inaktif kaldıktan sonra tekrar aktif hale gelmesiyle ortaya çıkan ağrılı bir sinir enfeksiyonudur. Bu hastalık genellikle vücudun tek bir tarafında döküntü ve kabarcıklarla kendini gösterir. Su çiçeği geçiren bireylerde bu virüs, omurilik ve beyin çevresinde hareketsiz bir şekilde kalabilir ve bağışıklık sistemi zayıfladığında aktifleşerek zona hastalığına yol açabilir.
50 yaşın üzerinde olmak: Yaş ilerledikçe bağışıklık sistemi zayıflar ve virüsün yeniden aktif hale gelme olasılığı artar.
Zayıf bağışıklık sistemi: AIDS, kanser gibi hastalıklar bağışıklığı zayıflatarak zona riskini artırır.
Kemoterapi ve radyoterapi gibi kanser tedavileri: Bu tedaviler bağışıklık sistemini baskılayarak virüsün yeniden aktifleşmesine neden olabilir.
Kemik iliği nakli: Kemik iliği nakli sonrası kullanılan bağışıklık baskılayıcı ilaçlar zona riskini artırabilir.
Uzun süreli steroid kullanımı: Bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar zona riskini yükseltir.
Stres ve yorgunluk: Fiziksel veya duygusal stres, vücudun savunma mekanizmalarını zayıflatarak zona gelişimine zemin hazırlayabilir.
Bu faktörler, vücudun savunma sistemini zayıflatarak virüsün aktifleşmesine ve zona hastalığının ortaya çıkmasına neden olabilir.