Bir gün öğleden sonra, Pacino’ya hayatını değiştirecek telefon geldi. Hattın diğer ucundaki isim, yönetmen Francis Ford Coppola’ydı. Coppola, The Godfather filmini yöneteceğini ve Pacino’nun Michael Corleone rolünü oynamasını istediğini söyledi. Pacino, bu teklifi duyduğunda şaka olduğunu düşündü, çünkü o dönem genç ve deneyimsiz bir aktördü. Üstelik stüdyo, Paramount, Michael Corleone rolü için daha ünlü isimleri, Jack Nicholson, Robert Redford veya Warren Beatty gibi aktörleri tercih ediyordu.
Pacino, Coppola’nın ısrarıyla role hazırlandı ve ekran testi için Los Angeles’a uçtu. Ancak çekimler başladığında Paramount stüdyosu, Pacino’nun performansından memnun değildi. Set ekibi bile Pacino’nun işini kaybetmek üzere olduğuna inanıyordu. Yönetmen Coppola, filmin geleceği için endişeliydi ve Pacino’ya bir gece restoranda, “Sen bu işi başaramıyorsun” dedi. Bu cümle, Pacino’nun kariyerinde kritik bir an oldu.
Pacino, çekimlere devam ettikçe Michael Corleone karakterinin dönüşümünü daha iyi kavradı. İlk sahnelerde sakin ve gözden kaçan bir karakter olarak başlayan Michael, filmin sonunda tam anlamıyla bir gizem haline geliyordu. Pacino, Coppola’nın bu vizyonunu zamanla anladığını ve karakterin en önemli gücünün, olaylar ilerledikçe ortaya çıkan sürpriz potansiyeli olduğunu fark etti.
Pacino’nun performansı, başta şüpheyle karşılanan bu rolün, sinema tarihine damga vurmasını sağladı. Ancak bu başarı, hem Pacino hem de Coppola için risklerle dolu bir yolculuğun sonucuydu