Bir ağacın çiçeği olarak bilinen incir aslında arılar tarafından döllenmektedir. İncir arı olmadan kesinlikle büyüyemeyen bir bitki türüdür. İncir olmadan türlerine devam ettiremeyen incir arıları lavralarını doğaya bırakacakları tek yer olarak incirleri tercih etmek zorundadırlar. Üremeye uygun bu ortam için dişi arı incirin salgıladığı fesin enzimi ile proteinleri parçalayarak meyvenin öz maddesine karışır. Yani yediğimiz her incirde en az bir tane incir arası yemiş oluyorsunuz. İncirler doğanın bir kural ihlali olarak görülürken üremek için kurban edilmiş bir eşek arasına ya da içinde ölen bir böceğe ihtiyaç duymaktadır.
Olgunlaşan meyvenin içerisindeki dişi çiçekleri tozlaşmaya hazır olduğunda incir meyvesi kendi türüne özgü incir arasına adeta baştan çıkaran bir koku salgılayarak kendisine çeker. Bu koku ise incir arılarının yalnızca dişilerini kendine çekmektedir. Kokuyu takip ederek meyveye ulaşan Arılar ise her incirin dibinde bulunan daracık açıklıktan zar zor İçeri girer girer. Kanatlarını ve antenlerini sürtünme nedeniyle kaybedebilen dişi arılar bu durumu önemsiz görmektedir. Çünkü dışarı artık antenleri ve kanatlara ihtiyaç duymayacaktır.
İncirin içerisine yavaş yavaş ilerleyen dişi arı yumurtalarını gelecekte tohum olacak çiçeklere bırakır. Bu sırada kendisinin doğmuş olduğu önceki incir meyvesinin üzerine yapışan polenler incirin içindeki bu yolculuğu sırasında yeni bir incire aktarılır. Polenler arının yalnızca yumurta bıraktığı çiçeklerin değil ulaştıkları bütün çiçeklerin döllenmesini de sağlayacaktır. Yumurta bırakılan çiçekler kolay kolay gelişmemektedir. Fakat polenlerin bütün çiçeklere ulaşabiliyor olması incirin öyle veya böyle yeterli sayılıp tohum üretebilmesini sağlamaktadır. Fakat bu süreç dişi arının sonu olurken yumurtalarını güvenli bir şekilde bıraktığı için de evrimsel görevini tamamlayarak ölümü tercih eder.