Peynir gibi koyu bir kıvama ulaşan dorak yoğurdu, ekmek arasına konularak ya da ekmek üzerine sürülerek tüketiliyor. Çadıryeri köyünde yaşayan Kamil Ayboğan’ın eşi ve aynı zamanda köy muhtarı Fatma Ayboğan, bu lezzeti yaşatan ender üreticilerden biri olarak dikkat çekiyor. Dorak yoğurdu, aynı zamanda köy ekonomisine de katkı sağlıyor.
Büyükbaş hayvanların sütünden elde edilen peynirler ise toprak çömleklere basılıp, ağızları kapatıldıktan sonra ters çevrilerek kum içerisinde 5-6 ay mahzenlerde bekletiliyor. Bu yöntemle hazırlanan peynirler, daha sonra tüketicilere sunuluyor.
Çadıryeri köyünde sadece dorak yoğurdu değil, aynı zamanda patatesli kömbe, un helvası Babuko, Hıngal, Gırık, Sir ve ekmek aşı yoğurt kaymağı gibi diğer yerel lezzetler de sofraların vazgeçilmezi olarak yaşatılmaya devam ediyor.
Nezir Ötegen’in derlediği bilgilere göre, Develi’nin tanınmış simalarından ve İstanbul’da müteahhitlik yapan Şahin Özdamarlar, 1960 yılında çocukken çelik çomak oynarken gözünden yaralanır. Babaannesi, torununun gözüne dorak yoğurdu bağlar ve ertesi gün göz sağlığına kavuşur.