Gazetecilerin konuyla ilgili mikrofon uzattığı isimlerden biri de şarkıcı ve oyuncu Şevval Sam oldu. Katıldığı etkinlikte konuşan Sam, “Hiç kötü şeylerden bahsetmeyelim. Ne olur hiç girmeyin çok saçma oluyor yapmayın ne olur. Zaten kanayan yara, bu gece değil.” ifadelerini kullandı.
Sam’ın cevabı toplum nezdinde kabul görmedi ve birçok kişi tarafından eleştirildi. Bunun üzerine ünlü sanatçı, aradan birkaç gün geçtikten sonra sosyal medyada bir video yayımlayarak açıklama yaptı. O gün olduğu mecrayı bu konuyu konuşmak için doğru bulmadığını belirten Sam, “İki üç gündür yapılan yorumları gördükçe inanın şaşkınlığım daha da arttı. ‘Ünlüler ne dedi?’, ‘Ne tepki verdi?’ telaşı esas konuşulması gereken konunun, içinde bulunduğumuz sıkıntılı süreci değerlendirme gerekliliğimizin önüne geçmeye başladı maalesef. Kendimi doğru ifade etmek adına da birkaç gün beklemek istedim. Önce şu durumu bir aydınlatmak istiyorum; evet, o akşam o mecrayı doğru bulmadığım için konuşmak istemedim. Orada geçiştirme kurulacak üç cümlenin, üst üste gelen acılı haberlerin ve kurbanlarının çektiği acıya saygısızlık olacağını düşündüm.” şeklinde konuştu.
Kadın, çocuk ve hayvan hakları konularında hassasiyetini vurgulayan Sam, “Bugüne kadar toplumsal olaylar karşısında durduğu yerden bir milim şaşmamış, rüzgâra göre omurgasını eğmemiş ve ziyadesiyle de bunun bedelini ödemiş olarak biri olarak konuşuyorum. Eğer benden beklenen süslü cümleler ise bunu hiçbir zaman yapmayacağımın bilinmesini isterim. Üzerine konuşulması gereken, sisteme dair ve bunca acıya sebep olan yapısal problemler bir magazin ortamında değil, çözüm odaklı ve dönüştürücü etkiyi yaratmak amaçlı konuşulması gereken çok ama çok ciddi bir konudur.” dedi.
Kitlelerin takip ettiği bazı kişilerin kendilerine kurban bulup popülizm yapmaya çalıştığını ve bunun çok tehlikeli olduğunu ifade eden Şevval Sam, “Bu insanları birbirine düşürmekten ve nefretten başka hiçbir şeye yaramaz, çözüme dair de en ufak bir faydası olmaz. Biz tam tersi el ele verip, güçlerimizi birleştirip, bu acıların nasıl son bulabileceğine dair ciddi bir biçimde konuşmamız gerektiğine inanıyorum. Ben bugüne kadar, toplumsal sorumluluğu kalbimde hissetmiş ve üzerime düşen görevi her fırsatta yerine getirmiş olduğuma dair en ufak bir şüphe duymuyorum. Bana haksızlık etmekte hiçbir beis görmeyen toplumsal figürlerin de bir dolu yapısal sorunu çözmeye dair daha fazla kafa yormaları gerektiğini düşünüyorum.” yorumunda bulundu.