Tele1’de yer alan habere göre, CheekAge, tükürük örneklerinden elde edilen yanak hücrelerini analiz ederek, kişinin biyolojik yaşını ve DNA’sındaki değişiklikleri inceliyor. Araştırmalar, DNA’daki epigenetik değişimlerin ölüm oranıyla güçlü bir bağlantısı olduğunu ortaya koydu.
Bu saat, bir yıl içinde ölüm riskini öngörmek amacıyla tasarlandı ve ölen 1513 kişinin verileri üzerinde yapılan analizlerle geliştirildi.
Epigenetik saat, bireyin biyolojik yaşını genetik, stres, uyku düzeni, beslenme alışkanlıkları ve sigara kullanımı gibi faktörlere dayanarak değerlendiriyor. Bu nedenle, kişinin gerçek yaşından daha genç veya yaşlı olması mümkün.
Uzmanlar, epigenetik saatin gelecekte daha geniş bir kitle üzerinde uygulanarak, ömür tahminlerinde kullanılabileceğini belirtiyor.
King’s College London’dan Kök Hücre Bilimleri Profesörü Dusko Ilic, epigenetik saatlerin kesin tahminler yerine risk değerlendirmesi sağladığını vurgulayarak, “CheekAge’in ölüme odaklanmak yerine sağlıklı yaşlanmayı teşvik etmesi daha faydalı olur” dedi.
Bath Üniversitesi’nden Epigenetik Profesörü Adele Murrell ise DNA’daki değişikliklerin geri döndürülebilir olduğunu belirtti ve epigenetik saatlerin, insanlara daha sağlıklı bir yaşam sürmeleri gerektiği konusunda uyarıcı olabileceğini söyledi.