BirGün’den İsmail Arı’nın haberine göre; belediye meclislerine, vakıf veya dernek ile imzalanacak protokolün içeriği ile şartlarının sunulması gerekiyor. Ancak Güngören Belediyesi, protokoller ile kimlere ne kadar kamu kaynağı harcandığını gizlemek için farklı bir yol izledi.
Meclis’te kabul edilen teklifte şu ifadeler yar aldı:
“Belediyemizin daha geniş bir alanda hizmet vermesinin önünü açabilmek, daha çok mecraya daha hızlı ve etkin ulaşabilmek, ortak çalışma yapma ve ortak hizmet projeleri üretmeye teşvik etmek için idare gerek gördüğünde faaliyet gösteren STK’ler, kamu yararına çalışan vakıf ve dernekler, üniversite, spor kulüpleri ile birlikte ortak hizmet projeleri ve işbirliği düzenlenmesi, bu konudaki tüm iş ve işlemlerin ifası, protokollerin imzalanması hususlarında; Belediye Başkanı’nın yetkili kılınması….”
Yani böylece, AKP’li Belediye Başkanı Demir, imzalayacağı tüm protokolleri için önceden yetki aldı ve bu protokolleri belediye meclis üyeleri ile paylaşmayacak.
CHP Meclis Grubu adına konuşan Meclis Üyesi İlhan Çetin Keleş ise yaptığı konuşmada şöyle tepki gösterdi:
“Sözü edilen teklifte belirtilen kuruluşlarla ortak hizmet projeleri ve işbirliği düzenlenmesine ilişkin yetki isteminin, kapsam, miktar ve süre yönünden sınırlandırılmamış olduğu görülmüş ve geniş kapsamlı bir yetkilendirme olduğu anlaşılmıştır. Özü itibariyle ortak hizmet projeleri kapsamında protokol yapılması, belediye kaynaklarının kullandırılması ve aktarımı ile ilgili bir konudur. Belediye kaynaklarımızın yerinde, dengeli, adil ve verimli kullandırılması konusunda değerli meclisimizin sorumluluğu bulunmaktadır. Yakın geçmiş zamanda kamu yararına hizmet verdiği iddiasıyla faaliyet gösteren ve ne yazık ki doğrudan veya dolaylı kamu kaynaklarıyla da desteklenmiş olan çeşitli dernek, STK, ticari kuruluş vb. örgütlenmelerden oluşan ‘cemaat yapılanması’nın darbe girişimi ve kamu güvenliğimizi üst düzeyde tehditlerinin yarattığı acı deneyim, hafızalarımızda tazeliğini korumaktadır. Bununla beraber dernek ve benzeri statüde kurulmuş bazı yapılanmaların dini değerleri kullanarak laik ve bilimsel eğitim sistemini tehdit edebileceği endişelerini de taşımaktayız.”