“Şeyh Maşuk’ın davası Suriye’de bir netice alınmayınca Avrupalara taşındı. Suriye devriminden sonra oğlu Mürşit Haznevi yaşadığı Norveç’ten Kamışlo’ya geldi. Medyada söyleşiler ve açıklamalar yaptı” diyen Miroğlu, Mürşit Haznevi’nin iki amacı olduğunu belirtti.
Miroğlu, “Anlattığına göre iki amacı var. Kürtler’in yeni Suriye’de Şam’da masaya birlik içinde oturmaları için mücadele etmek ve ikincisi de babasının ve şehit kabul ettiği başka Kürt şahsiyetlerinin hakkını aramak” ifadelerini kullandı.
Miroğlu’nun sosyal medya hesabından yaptığı açıklama şu şekilde:
“Anlattığına göre İki amacı var: -Kürtler’in yeni Suriye’de Şam’da masaya birlik içinde oturmaları için mücadele etmek ve ikincisi de -babasının ve şehit kabul ettiği başka Kürt şahsiyetlerinin (Mişel Temo gibi) hakkını aramak.
Babası ve ataları gibi, Bir din alimi olan Murşit Haznevi söylemleriyle, Suriye’deki Kürt sorununun dışardan göründüğü gibi salt PKK/PYD sorunu olmadığını , Kürt milliyetçiliğinin halkın gözünde çok itibarlı ve hatta İslamiyeti temsil konumunda olan aileler tarafından da sahiplenilen bir ideoloji haline geldiğini gösteriyor. Kürtçe biliyorsanız eğer, Dr. Mürşit’in konuşurken yaşadığı heyecanın özünde, bir yüzyılı daha yenilgiyle geçirmek istemeyen bir halkın meşru haklarını sahiplenme ve talep etmeye dayalı milli bir heyecan olduğunu anlamanız zor olmaz.
Bu heyecanın ise hak arayan ve talep eden çeşitli milletler için dünyanın her yerinde tecrübe edilmiş ama silahlardan daha önemli bir güç olduğu ise bilinen bir gerçek. Yeni Suriye’yi yönetecek olanların bu realiteyi gözardı etmeyeceğini, PKK’nın örgütsel çıkarları olarak görmeden ikisi arasında rasyonel bir ayrım yapacaklarını ummak istiyor Suriye Kürtler’i. Dr. Mürşit Haznevi de bu bağlamda Ahmet El Şara hakkında sorulan bir soruya, Şara’nın siyasi geçmişini hatırlatarak cevap veriyor ve Suriye’nin yeni liderinin değişime dair verdiği mesajların üç ay içinde tecrübe edileceğini ifade ediyor.
Kürt milliyetçiliği ister kabul edin ister etmeyin, ister hesaba katın ister katmayın, Ortadoğu’da ateşi sönmemiş ve bazılarının gözünde zamana ve tarihe geç kalmış bir milliyetçilik olarak modern ve geleneksel sınıfları ve Nakşibendilik gibi İslami tarikatları da derinden etkilemiş bir milliyetçiliktir. Barındırdığı iki dinamik ise geçen yüzyıldan bu yana hala kendini korumaya devam ediyor:
-Başka halklarla birlik ve eşitlik içinde ortak bir demokrasi ve ortak bir vatanda yaşamaya işaret eden birlik dinamiği
Ve bu olmazsa, -güçlenecek olan ayrılma yani bağımsızlık dinamiği( ki Batı’da alıcısı ve kışkırtıcısı çok fazla!) Tarihi şartlar ve tercihler bu dinamikleri nasıl etkileyecek bekleyip hep beraber göreceğiz inşallah; ama Şeyh Murşit’in umudu hala Şam’da yani birlik dinamiğinde, ve bu birlik dinamiğinin gelişmesi için güzel bir şans!”